AMORAL.MLL.FI.

31 Mayıs 2008 Cumartesi

Yatakta yakaladığı eşi ve sevgilisini öldürdü

büyük halleri için üzerine tıklayın


AA

Bursa’nın merkez Osmangazi ilçesinde bir kişi, evinin yatak odasında uygunsuz durumda bulduğu eşi ile sevgilisini bıçaklayarak öldürdü. Olay sırasında çiftin 7 ve 10 yaşlarındaki iki kızlarının yan odada uyudukları öğrenildi.


AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bir temizlik firmasının gece vardiyasında işçi olarak çalışan Murat O. (39), eşi Nazlı O’nun (29)
kendisini aldattığı yönündeki söylentilerin artması üzerine dün gece Ciftehavuzlar Mahallesi Enver Sokak’ta bulunan evlerine gitti.

Evin yatak odasına giren Murat O, eşi ile R.F’yi (36) uygunsuz halde buldu. Murat O, eşini ve beraber olduğu kişiyi bıçaklayarak öldürdü.

Cinayetin ardından, yatak odasının kapısını kilitleyerek dışarı çıkan ve kayınpederinin İsmetiye köyündeki evine giden zanlı, buradan Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru bir akrabasını telefonla arayarak, eşi ve sevgilisini öldürdüğünü bildirdi.


İhbar üzerine söz konusu eve giden güvenlik güçlerine kapıyı, olay sırasında yan odada uyudukları öğrenilen çiftin 7 ve 10 yaşındaki kızları açtı. Çiftin 2 çocuklarının daha olduğu ancak onların köyde akrabaların yanında kaldığı öğrenildi.

Güvenlik güçleri, kapısının kilitli olması nedeniyle camını kararak girdikleri yatak odasında, Nazlı O. ile R.F’nin cesetleriyle karşılaştı.

Zanlı, polis memuru akrabasına adresini söylediği evde gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.

İFADELER OLAYIN BAŞKA BOYUTUNU DA ORTAYA ÇIKARDI

Bursa’da, eşi ile sevgilisi olduğu önesürülen kişiyi bıçakla öldüren zanlının ifadesi, olayın farklı bir boyutunu ortaya çıkardığı bildirildi.

A muhabirinin aldığı bilgiye göre, eşi Nazlı O. ile R.F’yi Çiftehavuzlar Mahallesi Enver Sokak’ta bulunan evlerinde bıçakla öldüren Murat O,Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde sorgulanıyor.

Zanlının, ifadesinde, eşinin sevgilisi olduğu iddia edilen R.F’yle arkadaş olduğunu ve bu kişinin ailesiyle yaşadığı sorunlardan dolayı 15 gündür kendi evinde kaldığını söylediği öğrenildi.

Bu süre içinde eşiyle R.F. arasında bir ilişki geliştiğini anlatan zanlının, zaman zaman aynı yatak odasını paylaşan eşi ile R.F’nin kendisine baskı uyguladıklarını belirttiği ifade edildi.

Bu durumu artık içine sindirememeye başladığını dile getiren zanlının, her ikisini de bıçakla öldürdüğünü itiraf ettiği kaydedildi.

Zanlının, sorgulamasının tamamlanmasının ardından yarın adliyeye sevk edileceği bildirildi.

Murat O, eşi Nazlı O ile R.F’yi, evinin yatak odasında bıçaklayarak öldürmüştü. Cinayetin ardından yapılan açıklamada, zanlının eşiylesevgilisi olduğu öne sürülen R.F’yi aynı yatakta uygunsuz durumda yakalaması üzerine bıçakladığı bildirilmişti.

Böyle yobazlık görülmedi

Böyle yobazlık görülmedi


hurriyet.com.tr

Böyle yobazlık görülmedi
Kuran öğrenmediği gerekçesiyle 7 yaşındaki çocuğu başaşağı tavandaki pervaneye asarak ölümüne neden oldu.

İngiliz BBC televizyonunun internet sitesinde yer alan habere göre, Pakistan'da bir medrese hocası, Kuran'ı öğrenmediği gerekçesiyle 7 yaşındaki öğrencisini, tavandaki pervaneden başaşağı astı.

Zavalı çocuk indirildikten hemen sonra öğretmenin odasında can verdi. Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani, olayla ilgili soruşturma başlatırken, medrese hocası Maulvi Ziauddin tutuklandı.

Medresedeki öğrenciler, hoca Maulvi Ziauddin'in 7 yaşındaki Atıf'ı geçen çarşamba günü pervanaye başaşağı asarak bir süre öyle bıraktığını söyledi. Bir tarım işçisinin oğlu olan Atıf medresede 20 Kuran öğrencisiyle birlikte ders alıyordu. Atıf kuzeniyle birlikte aynı medreseye gidiyordu. Kuzeni, talihsiz çocuğu çarşamba akşamı ve ertesi günün sabahı göremeyince ailesine haber verdi. Kısa süre sonra Atıf'ın cansız bedeni medrese hocası Maulvi Ziauddin'in odasında bulundu ama hoca ortalıkta görünmüyordu.

Pakistan polisi acımasız hocayı perşembe akşamı başka bir köyde gözaltına alarak tutukladı. Şimdi Pakistan Başkanı Yusuf Rıza Gilani olayla ilgili soruşturma başlattı.

İnsan hakları örgütleri Pakistan'da çocukların sık sık şiddete maruz kaldıklarını belirtiyor.


http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9062869.asp?gid=229&sz=9285

30 Mayıs 2008 Cuma

Bir kadin ne ister?


Eski eşe 30 bıçak darbesi

Eski eşe 30 bıçak darbesi

Adana'da bir kişi ayrıldığı eşini "Gel yeniden birlikte olalım" teklifini reddedince sabaha karşı gizlice girdiği evinde uykusunda 30 bıçak darbesiyle öldürdü.Olay sabah erken saatlerde yaşandı. Ziyapaşa Mahallesi 9 Sokak 15 numaralı iki katlı evin birinci katında yaşayan iki çocuk annesi 30 yaşındaki Dilek Saner, 6 yıl önce ayrıldığı eşi Hüseyin K. ile Eski Baraj'da dün bir araya gelerek konuştu. İddialara göre, Saner, eşinin "Yeniden birlikte olalım" teklifini reddetti. Aynı mahallede yaşayan Hüseyin K. sabah saatlerinde eşinin evine gizlice girerek bıçakla Dilek Saner'i 30 yerinden yaraladı. Bağırmalar üzerine alt katta oturan kızı Saner'in evine inen anne Zeliha Saner, kızını kanlar içinde buldu. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, ağır yaralı haldeki Saner'i acil yardım ambulansı ile Numune Hastanesi'ne sevketti. Ancak Saner, yapılan müdahalalere rağmen kurtarılamadı. Bu arada, abla Hülya Saner, eski eniştesinin sık sık kardeşini ölümle tehdit ettiğini ve daha önce de bir kez bıçakladığını söyledi. Saner'in iki erkek çocuğu bulunuyordu. Polis ekipleri, eski eşini öldüren Hüseyin K.'yı suç aleti bıçakla yakaladı. Soruşturma sürüyor.
CİHAN

Aldatmaya çifte infaz

Aldatmaya çifte infaz

30 Mayıs 2008 Hurriyet Gazetesi

Hüseyin TÜCCAR- Göksel BAŞARAN- Selahattin BUDAKOĞLU/ BURSA (DHA)

Bursa’da özel bir şirkette temizlik görevlisi olarak çalışan 39 yaşındaki Murat Oğur, kendisini aldatan 4 çocuk annesi eşini ve sevgilisini evinde uygunsuz halde yakaladı. Çocukları duymaması için odayı kapatan Murat Oğur, eşi 30 yaşındaki Nazlı Oğur ile 33 yaşındaki sevgilisi Recep Fidan’ı bıçaklayarak öldürdü. Oğur, daha sonra yanına gittiği babası Hasan Oğur'a “Namusunu temizledim, özür dilerim” dedi. Zanlı daha sonra cep telefonu ile aradığı polis olan akrabasına teslim oldu.

Nazlı ve Murat O. çifti, 15 yıl önce evlendi. Özel temizlik şirketinde çalışan Murat O. ile markette kasiyerlik yapan Nazlı O. çiftinin 4 çocukları dünyaya geldi. İddiaya göre Murat O., son bir yıl içerisinde komşularının “Nazlı seni, markette birlikte çalıştığı Recep F. ile aldatıyor” dedikodularından rahatsız oldu. Murat O., eşinin kabul etmediği, kendisinin ise inanmak istemediği bu söylentilerden sonra geçen ocak ayında Osmangazi İlçesi Çiftehavuzlar Mahallesi’nde kiraladıkları eve taşındılar.

KARŞI KAHVEDEN GÖZETLEDİ
Murat O., taşınmasına rağmen eşinin kendisini aldattığı şüphesinden kurtulamadı. Çocuklarından 3 yaşındaki Seda ve 5 yaşındaki Furkan, Balıkesir’in Gönen İlçesi’ne bağlı Tuzakçı Köyü'nde oturan kayınpereninin yanında bulunan Murat O., dün saat 19.00 sıralarında, ‘işe gidiyorum’ diyerek evden ayrıldı. Üst katında oturduğu üç katlı binanın karşısındaki kahveye geçen Murat O., evini gözetlemeye başladı.

Saat 23.00 sıralarında evli olan Remzi F.’nin evine girdiğini daha sonrada yatak odasının lambasının yandığını gören Murat O., saat 01.00’e kadar bekledikten sonra, kapıyı anahtarla sessizce açtığı evine girdi. Yatak odasında yakaladığı eşi Nazlı O. ve Recep F.’nin seslerini duyan Murat O., bu kez odalarında uyuyan çocukları 10 yaşındaki Büşra ve 7 yaşındaki Tuğçe’nin yanına gitti. Çocuklarını öpüp koklayan, üzerlerini örten Murat O., daha sonra mutfaktan aldığı bıçakla yatak odasına girdi.

Kaçmalarını önlemek için odanın kapısını içerken kilitleyen Murat O., Nazlı O. ve sevgilisi Recep F.'ye bıçakla saldırdı. Eşini 10, sevgilisini de 17 yerinden bıçaklayıp öldürdü.
Murat O. işlediği çifte cinayetten sonra odadan çıkarken, çocukları uyanınca cesetleri görmesinler diye yatak odasının kapısını yeniden kilitleyip anahtarı yanına alarak evden ayrıldı.
Doğruca kentin İsmetiye Mahallesi’nde oturan babası Hasan O.'un evine giden Murat O., “Ben Nazlı’yı öldürdüm. Öldürmek zorundaydım. Çünkü beni ve sizi aldattı. Namusumuzu temizledim. Çocuklarım sizlere emanet. Ne olur iyi bakın. Özür diliyorum” dedi.

POLİS AKRABASINI ARADI
Babasının evinde bir süre dinlenen Murat O., sabah saat 09.00 sıralarında Bursa Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak görev yapan akrabası Murat K.’yi arayıp, işlediği cinayeti anlattı.

Teslim olacağını söyleyen Murat O.'yu, polis arkadaşlarıyla eve gelen yakını Murat K. teslim aldı ve emniyete götürdü.

POLİS ÖNCE ÇOCUKLARI ÇIKARTTI SONRA CESETLERİ
Cinayetin ortaya çıkmasından sonra eve giden polis sokak kapısını çaldı. Kapıyı açan çocuklara ‘Anneniz nerede?’ diye soran polis, ‘Odasında uyuyor’ yanıtını aldığı iki kardeşi evden uzaklaştırdı. Daha sonra kapıyı açamayınca camını kırdığı yatak odasına giren polis kanlar içersinde yatan iki kişinin cesetleriyle karşılaştı. Yapılan ilk tesbitlere göre Nazlı O.’da 10, Recep F.’de ise 17 bıçak darbesi tespit edildi. Cesetler otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu
Morgu'na kaldırıldı.

Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesi alınan Murat O., ‘Birden fazla kişiyi öldürmek’ suçundan adliyeye çıkartılacak.

Gelen ölüm gizlenmiş t

Gelen ölüm gizlenmiş

30 Mayıs 2008

Savaş ÖZBEY

Gelen ölüm gizlenmiş
Bursa, iki aydır üç çocuğun annelerini parçalamasıyla sarsılmış durumda. İnternette annesini nasıl öldüreceği konusunda bir anket düzenleyen M.F.’den önce, iki kişi daha annelerini öldürdü.

İlk cinayet mart ayı sonunda yine aynı mahallede oldu. Bir üst sokakta Sunay Y., annesi Elmas Y.’yi öldürdü. Birkaç hafta sonra nisan ayında komşu Gaziakdemir Mahallesi’nde de Zeynep D. annesi Fatma D.’yi öldürdü. Hamitler Mahallesi Muhtarı Kemal Coşkun, yaşanan dehşeti, "Bölgede herkesin psikolojisi değişti. İnsanlar huzursuz. Öz çocuklarına ’Acaba mı, benim çocuğum da mı?’ diye bakıyor" sözleriyle anlatıyor.

’Çocukluk’ deyip geçtiler

Daha önceki iki anne cinayeti sonrası, M.F.’nin annesi Asiye F. de endişeye kapılmış. Kız kardeşine, "Oğlum da beni keser mi" diye sormuş. Sonrasını kız kardeşi, "Bu kaygısını çabuk unuttu. ’Zaten evlatlarım için yaşıyorum, ölürsem onların elinden olsun’ diyordu" diye anlatıyor. M.F.’nin teyzesi, anne katili gencin internette açtığı sayfayı ve anketi bir buçuk ay önce gördüklerini, ama morali bozulmasın diye annesine söylemediklerini de anlattı. "Dehşete düştük. Polise haber versek mi diye düşündük ama vazgeçtik. Kimseye söylememeye karar verdik, çünkü bunun ciddiye alınamayacak bir çocukluk olduğunu düşündük" dedi.

Kavga ’çek-yattan’ çıktı

M.F., anlatılanlara göre son zamanlarda sigara ve bira içmeye başladı. Parasız kaldığında evin üstünde, inşaat halindeki katta bulunan, kullanılmayan eşyaları satıyordu. Annesi bira ve sigara içmesin diye bilhassa az para veriyordu. Korkunç cinayeti işlediği pazartesi günü, annesiyle yine tartıştı. Odasına çok önem veriyordu. Duvarları boyamış, sevdiği grubun posterlerini asmış, illüstrasyonlar çizmişti. Ama odadaki iki çekyattan birinin gitmesini istiyordu. Annesi ise çekyat çok yeni olduğu için üst kata çıkarmasına izin vermiyordu. Tartışma buradan çıktı. Anne, akrabalarını arayıp oğluyla kavga ettiğini söyleyince, onları barıştırmak için saat 20.00 civarında eve kuzeni geldi. Anne-oğul barışıp sakinleşince ayrıldı. Teyze ve diğer akrabalar bir saat sonra kontrol için uğradıklarında ışıklar kapalıydı. Anne-oğul kapıyı açmadılar. Akrabalar, "Herhalde her şey yolunda ki, yatıp uyumuşlar" diye düşündü.

Arandığını duyunca güldü

Polisin peşine düştüğü akşam, M.F. arandığından habersiz dolaşıyordu. Saat 19.30’da, 10 yıldır sürekli gittiği internet kafelerden birine uğradı. Sahibi Ertan Cesur ona arandığını söyleyince, bir sigara yaktı, güldü, "Saçmalama, olmaz öyle şey" dedi. Ertan Cesur, M.F.’yi şöyle anlattı: "İnternette yarım saat takılır, tek başına gelir tek başına giderdi. Elimizde büyüdü sayılır, bebekliğini biliriz. Efendi, sakin bir çocuktu, uyuşturucu kullandığını hiç görmedim, hiç duymadım. Sigaraya bile 2-3 sene önce başladı."

Mükemmel resim yapardı

Sondan bir önceki iş yerinin sahibi de uyuşturucuyla bir ilgisinin olmadığını belirtti: "Üç ay kadar bizde çalıştı. Genç çocuk tabii, sıkılıyordu. Sürekli Knight on Live adlı oyunu oynardı. Çok yetenekli ve zekiydi. Gitar çalar, mükemmel resimyapardı. Otursun, iki dakikada fotoğrafınızı çizer. Saldırgan davranışları yoktu. Hatta çekingen, korkak sayılırdı. Bir seferinde bir çocukla takışmış, abi abi diye bana kurtarttı kendini."

Baba gidince aile karıştı

GENÇ M.F.’yi cinayete kadar götüren olaylar zinciri, üç yıl önce başladı. Baba, Bulgaristan’da bir kadın için 20 yıllık eşi ve 3 çocuğunu terk etti. M.F.’nin notları başlangıçta, ODTÜ’de okuyan iki ablası kadar iyiydi. Sonra devamsızlığa başladı, iki kez üst üste sınıfta kalınca atıldı. Anneyle baba sürekli kavga ediyordu. ODTÜ’de okuyan ablaların masrafını baba karşılıyordu.

Anneniz delirdi

Annenin akrabalarına göre, babası ve yeni eşi, çocukları alacaklarını söyleyerek annesini tehdit ediyorlardı. Asiye hanım ilaç tedavisine başlamıştı. Baba, kızları ve oğluna, "Sizi aldıracağım, anneniz deli" diyordu. Oysa Asiye F. çevresinde sevilen biriydi; çalıştığı fabrikadan 4 otobüs dolusu insanın cenazesine gelmesi de bunu gösteriyordu.

Annemle barıştık

Huzursuzluk yaşayan ailede son bir ay içinde anne-oğulun oğulun arası düzeldi. M.F. akrabalarına "Annemle barıştık" diyordu. Hatta inşaat halindeki ikinci katı, M.F.’nin olacaktı. Delikanlı yeni işe geçmiş, Bursa’nın en nezih kafesinde çalışmaya başlamıştı. Asgari ücretten biraz fazla kazanıyordu. Barda duruyor, garsonlara çay, kahve, meşrubatları veriyordu. Saçını boyatmak için izin istediğinde, kafe sahipleri ’Olur’ demişti. Tırnaklarına, iş çıkışı oje sürüyordu.

Yanına yaklaşılacak tip değildi

KORKUNÇ cinayeti işleyen M.F.’yi tanıyanlar ve mahalle sakinleri, Hürriyet muhabirlerine delikanlıyı şöyle anlattı:

Gökhan Alan (15), (mahalle arkadaşı): "5-6 senedir tanıyorum. Basket arkadaşımdı. Kendi halindeydi. En son 4-5 gün önce gördüm. O zaman saçları siyahtı. Demek son 4 günde boyattı."

Yavuz Yılmaz (16), (Bitişik komşunun oğlu): "Üç senedir komşuyuz ama ben onunla pek konuşmazdım. Yanına yaklaşılacak tipi yoktu. Saçı başı bir acayipti. O yüzden selamlaşmazdım onunla."

Tüpçüyü patlatacaktı

Necati Yazıcıoğlu (Esnaf-komşu): "Evlerinin üst katında top sektirdiği için komşuyla takıştı. Bu takışmayı komşuya pahalıya ödetmek istedi. Buruşturulmuş kağıtları tutuşturup tüplerin bulunduğu depoya fırlattı. Suya denk geldi de bir şey olmadı. Benim oğlan bunu biraz hırpalamış. Anacığı da ’Oğlum dayak yedi’ diye polise gidip şikayetçi olmuş. 300 lira para cezası ödedik."

’5 vakit namaz kılardım sonra ateist oldum’

BURSA E Tipi Cezaevi’nde tek kişilik koğuşa konan M.F. polislere, "İki yıl öncesine kadar beş vakit namaz kılıyordum, sonra ateist oldum" dedi. İnternette grup kurup, ’Annemi nasıl öldürürüm?’ diye anket yaptıktan sonra, önce bıçaklayıp sonra boğarak öldüdüğü annesiyle 3 yıldır tartıştıklarını söyleyen M.F.’nin cinayetiyle ilgili, önemli ipuçları da bulundu. Polis, M.F.’nin sürekli gittiği internet kafede, yakalanmadan kısa süre önce Ankara ODTÜ’de okuyan ablaları 25 yaşındaki Selda ve 20 yaşındaki Narin ile yazıştığını saptadı. M.F.’nin, ablalarına annesini öldürdüğünü söylemediği, "Annemle ilişkilerimiz gayet iyi" diye yazdığı ortaya çıktı. Asiye F. ise toprağa verildi

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9056499.asp?gid=229&sz=45330

Bakire çıkmayan Müslüman gelinin nikáhı geçersiz

Bakire çıkmayan Müslüman gelinin nikáhı geçersiz


Muammer ELVEREN/PARİS

Bakire çıkmayan Müslüman gelinin nikáhı geçersiz
Fransa’da mahkeme, evlilik öncesinde bakire olmadığını eşine söylemeyen Müslüman kadının nikahını geçersiz saydı.

Dini gelenekleri de dikkate alarak davacı kocayı haklı bulan yargıç "Gelin dürüst davranmamıştır, evlilik yalan üzerine kurulamaz" dedi. Müslüman çiftin milliyeti bilinmiyor.

FRANSA’da bir mahkeme, gelin bakire çıkmadığı için nikahının geçersiz sayılmasını isteyen Müslüman bir gencin talebini haklı buldu. Mahkeme, kadının nikah öncesi cinsel yaşamıyla ilgili dürüst davranmadığını belirterek, evliliğin yalan üzerine kurulamayacağına karar verdi.

Liberation Gazetesi’nde çıkan habere göre, mahkeme kayıtlarında Müslüman çiftin adına yer verilmedi, gençlerin adı X ve Y olarak geçti. Fransa’nın Lille kentinde gittikleri okulda tanışan çift, 2006 yılının Temmuz ayında muhteşem bir düğünle dünya evine girdi. Ancak zifaf gecesinde genç kız bakire çıkmadı. Bunun üzerine altlarındaki çarşafı kapan genç, kapıda lekeli çarşafı bekleyenlere, "Gelin, bana ’bakireyim’ diye yalan söylemiş, bakire değil. Bakın çarşafta kan lekesi yok. Evlilik yalan üzerine kurulmaz, ayrılmak için mahkemeye başvuracağım" dedi. Damat, boşanma başarısız bir evlilik olarak algılanacağından, nikahın iptal edilmesi talebiyle mahkemeye başvurdu.

Eşini aldattı sayıldı

Damadın avukatı Xavier Labee, "müvekkilim ’bakireyim’ diye yalan söyleyen gelinin hem kendisini, hem de ailesini aldattığını, yalan üzerine kurulan evliliğin yürümeyeceğini düşünüyor" dedi. Hakim hem dini unsurları, hem de gelenek ve görenekleri göz önüne alarak yeni evli çiftin nikahını iptal etti.

Nisan ayında yaşanan bu dava bir hukuk dergisinde yayınlanınca Liberation Gazetesi’ne yansıdı. Liberation, mahkeme kararının medeni kanundaki ’eş aldatma’ maddesine dayandırıldığına işaret ederken, "Bu karar, kızlık zarı diken doktorların önünde sıra beklemeye neden olur mu bilinmez" dedi.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9056282.asp?gid=229&sz=79966

29 Mayıs 2008 Perşembe

Dayak yiyorum diye evi terk edince öldürüldü i

Dayak yiyorum diye evi terk edince öldürüldü

AA

Ümraniye’de, bir kişi, şiddet gördüğü için
evi terk eden eşini tabancayla vurarak öldürdü.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Ağrı’da yaşayan 2 çocuk annesi Derya
N. (25), bir süre önce eşi Cihangir N.’den (25) "dayak yediği"
gerekçesiyle evden ayrılarak, Ümraniye Ihlamurdere Mahallesi’nde yaşayan
ailesinin yanına gitti. İstanbul’a gelen Cihangir N. de ikna ettiği
eşini yanına alarak aynı mahallede yaşayan akrabalarının gecekondusuna
götürdü.
Taraflar arasında burada başlayan tartışma sırasında Cihangir N,
tabancayla ateş açarak Derya N’yi olay yerinde öldürdü. Derya
N’nin cesedi, savcı ve polisin incelemelerinin ardından Ümraniye Eğitim
ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.
Olaydan sonra kaçan Cihangir N’nin yakalanması amacıyla başlatılan
çalışmalar sürüyor.


09.10 | 29.5.2008

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=760530&Date=29.05.2008&ver=94

Liselilerin anne cinayetlerinde ortak payda satanizm!

Liselilerin anne cinayetlerinde ortak payda satanizm!

DHAM.F., S.S. ve Y.B., annelerini öldürdükleri gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine gönderildi. Ancak açık isimleri yazılamıyor, çünkü üçü de henüz 18 yaşının altında. Biri Bursa'da önceki gün, diğerleri ise 24 Ağustos 2006'da Ereğli'de ve 23 Mayıs 2008'de Zonguldak'ta işlenen üç cinayet... Cinayetler arasındaki tek benzerlik ise faillerin yaşları değil. Üç "katil evlat"ın yaşam biçimleri ve hayata bakışları da özellikle "satanizm" noktasında kesişiyor. İşte iki yıl içinde işlenen 3 cinayet ve failleri arasındaki dikkat çekici benzerlikler.

SATANİZM ŞÜPHESİ


Bursalı M.F.'nin tamanına yakını siyah olan kıyafetleri, boyalı saç ve tırnakları ile yaşam şekli yetkililerde satanizm şüphesi uyandırdı. M.F.'nin bir internet sitesinde "annemi nasıl öldürebilirim" başlıklı anket düzenlemesi de bu şüpheleri güçlendirdi. Öyleki polis ekipleri, annesini öldüren M.F.'nin cinayeti kaydedip, bir satanist sitesinde yayınlamış olabileceği ihtimalini araştırmaya başladı.

Ereğli polisi, de anne cinayetinin ardından S.S.'nin bilgisayarını, elbiselerini ve özel eşyalarını polis merkezine götürerek detaylı bir inceleme başlatmıştı. S.S.'nin yaşam biçimi, eşyaları ve tüm kıyafetlerinin siyah olması nedeniyle polis ekipleri soruşturmayı "satanizm" ihtimali üzerinde yoğunlaştırmıştı.

Zonguldak Kız Meslek Lisesi 10'uncu sınıf öğrencisi Y.B.'nin de bir yıl önce annesi tarafından, internette satanist sitelerine girdiği, kedi kesme ayini görüntülerini izlediği gerekçesiyle polislere ihbar edildiği, takip edilmesinin istendiği belirlendi.

SOĞUKKANLILIK


Sorgusunda oldukça soğukkanlı olduğu belirtilen M.F., cinayeti sakin bir biçimde ve tüm ayrıntılarıyla anlattı. Sorguda bulunan polisler, M.F.'nin herhangi bir pişmanlık yada üzüntü hali içinde olmadığını aktardı. S.S.'nin de sorgusunda oldukça soğukkanlı olduğu ifade edilmiş, hatta sorguda bizzat bulunan bir başkomiser, "Kız çocukları duygusal olur. Ama, S.S. bir damla bile gözyaşı dökmedi. Beni hayretler içinde bırakan bir soğukkanlılıkla cinayeti tüm ayrıntılarıyla anlattı" demişti.

Sevgilisiyle annesini öldüren liseli Y.B.'nin de polislere ifade verirken oldukça soğukkanlı olduğu, annesini bıçaklayarak öldürmesini sakin ve detaylı bir biçimde anlattığı öğrenildi.

PARÇALANMIŞ AİLELER


Anne katili olan üç gencin de parçalanmış ailelerin çocukları olması da diğer bir dikkat çekici benzerlik. M.F.'nin TIR şoförü olan babası, annesi Asiye F. ve aileyi terk ederek yurtdışında yaşamaya başlamış. Ablaları da üniversitede olan M.F., anne Asiye F. ile birlikte Bursa'da yaşıyordu.

Belediyeden emekli Emine Özdamar da, eşinden ayrılırken kızının velayetini üzerine almış, S.S. ile birlikte yaşıyordu.

Y.B.'nin de iki evlilik yapan Gülün Güneş'in ilk eşinden olduğu öğrenilmişti. İkinci eşini bir yıl önce kaybeden Gülün Güneş ve Y.B. de birlikte yaşıyordu.

ALKOL VE ARKADAŞ

Annesini öldürdükten sonra cesedi parçalara ayıran M.F.'nin cinayetin ardından bira içtiği öğrenildi. M.F.'nin daha sonra da evden ayrılarak okul arkadaşıyla buluşup konuştuğu belirlendi. 16 yaşında anne katili olan S.S. ise, cinayetin ardından arkadaşlarını, annesini öldürdüğü eve çağırmış ve parti düzenlemişti. S.S. ve arkadaşları ihbar üzerine eve gelen polisler tarafından bira içip eğlenirken yakalanmıştı. Diğer zanlılardan farklı olarak Y.B., cinayetin ardından annesinin cesedini hemen yakarak şehir dışına kaçmak istedi. Ancak cesedi yakarken yaralanan Y.B. ve sevgilisi tedavi için gittikleri hastenede yakayı ele verdi.

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=760600&Date=29.05.2008&ver=76

EN ÇEVRECİ TÜRK 1


EN ÇEVRECİ TÜRK

Türkiye genelinde 19 Mayıs'tan itibaren uygulamaya konulan tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi ve kontrolü kanunu kapsamında, sigara izmaritini ve paketini yere atanlara uygulanan 20 YTL para cezası, vatandaşları ilginç çözüm yolları bulmaya sevk etti. Aydın Valiliğinde otopark görevlisi, 30 yıllık sigara tiryakisi Ali Kılınçer, beline bağladığı boş pet şiseyi kül tablası olarak kullanıyor.

EN ÇEVRECİ TÜRK


EN ÇEVRECİ TÜRK

Türkiye genelinde 19 Mayıs'tan itibaren uygulamaya konulan tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi ve kontrolü kanunu kapsamında, sigara izmaritini ve paketini yere atanlara uygulanan 20 YTL para cezası, vatandaşları ilginç çözüm yolları bulmaya sevk etti. Aydın Valiliğinde otopark görevlisi, 30 yıllık sigara tiryakisi Ali Kılınçer, beline bağladığı boş pet şiseyi kül tablası olarak kullanıyor.

İran’da kadın kanı artık erkekle eşit

İran’da kadın kanı artık erkekle eşit

İRAN’da, kadınlara da erkekler için verilen miktar kadar “kan parası’’ ödenecek. İran Yargı Erki Sözcüsü Ali Rıza Cemşidi, mecliste gerekli yasal düzenlemenin yapıldığını, Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin (AKK) yasayı onaylamasıyla yeni yasanın yürürlüğe gireceğini bildirdi. Bundan sonra trafik kazasında ölen veya yaralanan kadınlar için de erkeklere ödenen miktar kadar “kan parası’’ verileceğini belirten Cemşidi, kadınların da erkeklerle aynı primi ödediğini, yeni uygulamanın daha adil olacağını söyledi. İran’da kaza geçiren kadına, erkek için ödenen kan parasının yarısı veriliyor.

http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=119481,5 29.05.200

8

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Annesini önce bıçakladı sonra boğarak öldürdü

Annesini önce bıçakladı sonra boğarak öldürdü

28 Mayıs 2008

Hüseyin TÜCCAR-Göksel BAŞARAN - BURSA,(DHA)

Annesini önce bıçakladı sonra boğarak öldürdü
Bursa'da, Facebook sitesinde "Annemi Nasıl Öldürebilirim" grubunu oluşturup, (a) bıçakla. (b) boğarak (c) tabancayla (d) zehirleyerek seçeneklerini sunan 17 yaşındaki M.F., önceki akşam tartıştığı annesi Asiye F.'yi (46), sitede sunduğu 'a' seçeneği ile bıçakladı.

ANNESİNİ ÖNCE BIÇAKLADI, SONRA BOĞDU

Son dönemde yaşanan evlat vahşetleri

M.F. acılar içersinde kendisine yalvaran annesini bu kez 'b' şıkkı olan boğmayı gerçekleştirerek öldürdü. Cesetini banyoya sürükleyen M.F. evde bulunan satırla annesini on parçaya bölüp, parçalarını çöp poşetine koyarak inşaat halindeki evlerinin ikinci katına çıkarttı. Kanları 5 litre kokulu deterjan ile temizleyen, eve sprey sıkan M.F. cinayetini arkadaşlarına anlatınca yakalandı. Polis, M.F.'nin annesini öldürürken çektiği görüntüleri sitede oluşturulan grupla paylaşıp paylaşmadığını araştırıyor.

http://dosyalar.hurriyet.com.tr/haber_resim/anne_banner.gifBursa'da Merkez Osmangazi ülçesi Hamitler Mahallesi Nergiz Sokak'ta oturan Asiye ve Halil F. iki yıl önce 'Şiddetli geçimsizlik' nedeniyle boşandılar. Tır Şöförlüğünü yapan Halil F. Belçika'ya yerleşirken, Kızları Selda (25) ile Narin F. (20) ODTÜ'de İnşaat Mühendisliği ve İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde okuyan, oğlu M.F. ise liseden ayrılan Asiye F. ise Bursa'daki yaşamına devam etti.

ACILAR İÇERSİNDE YALVARAN ANNESİNE ACIMADI

Tekstil fabrikasında çalışan talihsiz kadın, Uludağ Yolu'ndaki Saklı Bahçe adlı çay bahçesinde çalışan oğlunun, kendisine zarar vermesinden korktuğunu, akrabalarına, komşularına ve çalışma arkadaşlarıyla paylaştı.

İddiaya göre geçtiğimiz pazartesi gecesi iş çıkışı eve giden M.F., henüz belirlenemeyen nedenden dolayı tartıştığı annesini, mutfakta karnından bıçakladı. Kanlar içersinde yere yatan annesinin acılar içersinde kıvranırken kendisine yalvardığını gören M.F., bu kez annesinin boğazını sıkarak öldürdü. Ceseti daha sonra banyoya sürükleyen M.F., kurban bayramında kestikleri kurbanın etini parçalamak için satın aldıkları satır ile annesinin, kafasını, kollarını, bacaklarını ve vucudunu on parçaya böldü. Etleri daha sonra çöp torbasına koyan M.F. bunların inşaat halinde olan evlerinin ikinci katına çıkarttı. Kan gölüne dönüşen evlerini satın aldığı 5 litre parfümlü deterjan ile yakayan, kokunun giderilmesi için eve sprey sıkan M.F. gece uyudu, sabah ise işine gitti.

ARKADAŞLARINA ANLATTI

İş çıkışı her akşam olduğu gibi mahallelerinde bulunan internet kafeye giden M.F., burada arkadaşlarına, "Ben annemi öldürdüm. Cesetin poşetlere koydum. Ama çok ağır. Bana yardım edin poşetleri boş bir araziye atalım" dedi. Olaydan şüphelenen arkadaşları internet kafeden çıkıp Emek Polis Merkezi'ne giderek, duyduklarını anlattılar. Daha sonra internet kafeye giden polis ekipleri M.F.'yi gözaltına aldılar. Ardından eve giren polis, Asiye F.'nin parçalanan cesetini çöp poşetlerinde buldu. Asiye F.'nin kafasının bulunduğu poşette bıçak dik halde görülürken, talihsiz kadının özellikle yüzük parmağının kesildiği gözlendi. Parmakta olduğu sanılan yüzük ise daha sonra banyoda bulundu. Evde parmak izi alan polis, cesetin parçalarını koydukları tabut içersinde sedye ile çıkarttılar.

ANNEM BENİ DAYIMA ŞİKAYET ETTİ ÇILDIRDIM

Emek Polis Merkezi'nde cinayeti anlatan M.F., "Babamdan ayrılan annem ile geçinemiyorduk. Benden sürekli yakınıyordu. Olay gecesi evde banyo yapıyordum. Ziyaretimize gelen dayıma, 'Bu çocuk beni çıldırtıyor. Artık ona dayanamıyorum. Bir gün ya o beni öldürecek veya ben onu' dedi. Bu sözler çok zoruma gitti. Dayım ayrıldıktan sonra anneme 'ne yapmak istiyorsun?' dedim. Tartıştık. Mutfaktan aldığı bıçakla bana, 'Seni öldürürüm' dedi. Bende bıçağı alıp kendisini öldürdüm. Sonra boğdum. Cesetlerini ise parçalara ayırdım" dedi.

ANNEMİ NASIL ÖLDÜRÜBELİRİM SİTESİ KURDU

Satanist olduğu öne sürülen M.F.'nin iş çıkışı zamanının büyük bölümünü arkadaşlarıyla geçirdiği internet kafede, Facebook sitesinde "Annemi Nasıl Öldürebilirim" grubunu oluşturduğu, gruba katılanlara ise, (a) bıçakla. (b) boğarak (c) tabancayla (d) zehirleyerek seçenekleri sunduğu ortaya çıktı. Arkadaşlarınında doğruladığı bu iddia üzerine polis, grup arkadaşlarını belirlemek, yaptıkları yazışmaları tesbit etmek için internet kafede bulunan tüm bilgisayarlara el konuldu.

ANNESİNİN ÖLDÜRÜLMESİNİ SİTEYE TAŞIDIĞI İDDİASI

Bu arada M.F.'nin işlediği cinayetten sonra annesini öldürmesini, cesetini parçalamasını cep telefonu ile görüntüleyip, bu sitedeki grubunda arkadaşlarıyla paylaştırıldığı öne sürüldü.Bu iddiada bilgisayarların incemlenmesinden sonra netlik kazanacak.

VİLLE VALO HAYRANI

Saçlarını kırmızıya boyayan, tırnaklarına siyah ve kırmızı oşeler süren M.F.'nin, Finlandiyalı Rock Müzik çalan HIM grubunun solisti Ville Valo"nun hayranı olduğu belirlendi. M.F.'nin giydiği siyah renk tişörtüne, kendisine örnek aldığı, yaşam tarzına uyduğu grubun solisti olan Ville Valo'nun fotoğrafını ve ismini bastırdığı gözlendi.


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9039890.asp?gid=229&sz=81977

Damat gerdekte yanıldı, gelin bakire çıktı!

Damat gerdekte yanıldı, gelin bakire çıktı!
Ağzından vurulduktan sonra kurşunu yutan gelin konuştu!

Damat, evlendiği günün gecesinde "kız bozuk çıktı" diye hem karısı, hem kendisini vurdu. Ancak kurşunu yutmasına rağmen durumu iyi olan gelin "Hafızım ve bakireyim. İstediğiniz yere muayene ettirin" dedi...

Olay, önceki gün Konya'nın Meram ilçesinde meydana geldi. Önce her şey çok güzel gidiyordu. İki genç de muradına ermişti... En mutlu günlerini yaşıyorlardı... Ta ki gerdek odasına girene kadar!..

KIZ BOZUK ÇIKTI

Organize sanayi bölgesinde bir fabrikada işçi olarak çalışan damat N.Ç. ve eşi B.Ç. arasında gece tartışma çıktı. Damat gelinin bakire olmadığı kanısına kapılmıştı. Babasına ait tabancayla önce karısını ağzından vurdu...

Sonra da aynaya rujla "Anne seni seviyorum, baba seni seviyorum, kız bozuk çıktı" yazdıktan sonra silahı kendi alnına dayadı ve ateş etti...

HAFIZIM VE BAKİREYİM

Çene kemiğinin kırılmasına ve olay anında kurşunu yutmasına rağmen durumu iyiye giden B.Ç.'nin, olay gecesi eşiyle birlikte olduklarını, ancak kendisinin bakire olmadığını düşündüğünü söyleyerek, "Ben hafızım. Bakireyim. İstediğiniz doktora muayene ettirin" dediği öne sürüldü.

Polis olayla ilgili soruşturmasını sürdürüyor.

ANADOLU'DA ÖRNEKLERİ ÇOK

Buna benzer durumlar ülkemizde zaman zaman yaşanıyor. Gelinler "kız çıkmadı" denilerek, anne babalarının evlerine geri gönderiliyor, bazen de öldürülüyor. Ama çoğu olayda da muayene sonrası o gelinlerin bakire olduğu saptanıyor. Yaşanan tüm bu dehşetin sebebiyse, cinsellik konusundaki bilgisizlik...


28 Mayıs 2008

http://www.bugun.com.tr/haber_detay.asp?haberID=26803

Bu cinayette bir çapanoğlu var

Bu cinayette bir çapanoğlu var

28/05/2008

Annesi Prof. Dr. Ayşe Olcay Tiryaki’nin katil zanlısı, kızı Başak Aydıntuğ, cinayeti başkasının işlediğini iddia etti, komşuları 'Miras yüzünden' dedi

ANKARA - Annesi Prof. Dr. Ayşe Olcay Tiryaki’nin katil zanlısı, kızı Başak Aydıntuğ’un yargılamasına başlandı. 21 yaşındaki tutuklu sanık, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada annesini ‘bir başkasının öldürdüğünü’ savundu. Heyecandan ayakta duramayınca oturarak ifade veren Aydıntuğ, ‘o kişi’yi ve cinayet gecesini şöyle anlattı: “Lise 2. sınıftayken depresyondaydım. Lustral (antidepresan) kullanıyordum. O dönemlerde koşu için Anıttepe’ye gidiyordum. Orada adını bilmediğim biriyle karşılaştım. Bana, ’Adım önemli değil’ diyordu. Beni, içinde bulunduğum ruhsal durumdan kurtarmak için geldiğini söylüyor ve telkinlerde bulunuyordu.”

Kan görünce dayanamamış
Olay gecesi kendisine “Sürtük, Arnavut o...” diyen annesine çok sinirlendiğini, ancak karşılık vermediğini, hatta bunun için ‘kendi kendini kutladığını’ anlatan Aydıntuğ, kitaplarını almak üzere aşağı indiğini, sonrasını hatırlamadığını, bir anda kendini merdiven başında bulduğunu, koşarken gördüğü o şahsı da annesinin başında gördüğünü, bir süre boğuştuklarını söyledi. Aydıntuğ’un anlatımına göre ‘o şahıs’ kendisine ‘Rahatlamak için ne istiyorsan yap’ dedi ve intihar etmesi için bıçağı verdi. Aydıntuğ, bıçağı boynuna batırdı, ancak kan görünce yapamadı.
Tanıklardan komşuları Ali Kaya Köymen, Aydıntuğ’un annesine, “Seni öldüreceğim. Sonra da deli raporuyla mirasını alacağım” dediğini anlattı. Tanık Asiye Lafçı da Tiryaki’nin evine temizliğe gittiğini belirterek, Başak’ın, annesinin boğazını sıktığına şahit olduğunu söyledi. Duruşmada gönüllü olarak ifade veren baba Semih Aydıntuğ ise ölen eski eşinin agresif bir kişi olduğunu, kızına hakaretler ettiğini savundu. Kızının geçmişte psikolojik tedavi gördüğünü söyleyen baba ve kızın, duruşmada birbirlerine tebessüm ettikleri görüldü.
Duruşma Aydıntuğ’un akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti kararıyla ertelendi. (Radikal)


http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&VersionID=&Date=28.05.2008&ArticleID=880123


Diyaneti aldı bir sessizlik

Diyaneti aldı bir sessizlik

28/05/2008

Resmi internet sitesinde flörtün zina, kadının yabancı bir erkekle yalnız kalmasının günah, başkası için koku sürmenin ise edepsizlik olduğunu savunan Diyanet'ten açıklama yok

DİYANET'İN ZİNA YAKLAŞIMI İÇİN TIKLAYIN

ANKARA - Kurumun resmi internet sitesinde flörtün zina, kadının yabancı bir erkekle yalnız kalmasının günah, başkası için koku sürmenin ise edepsizlik olduğunu savunan Diyanet İşleri Başkanlığı sessizliğe büründü. Radikal, dün manşetten duyurduğu haberde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinde Kuran’da zina ve fuhuşun büyük günahlar arasında sayıldığını hatırlatarak flörtün de ‘zina’ olduğunu savunduğu belirtilmişti. Bir kadının yabancı bir erkekle baş başa kalmasının ‘tahrik edici’ olduğu ve zinaya yol açabileceği uyarısında bulunan Diyanet, Hz. Peygamber’in kadınların kendi evleri dışında, başkalarına hissettirecek derecede koku sürmelerini hoş karşılamadığını, bunu ‘edep dışı bir davranış’ olarak değerlendirdiğini kaydetmişti. Haberin yayınlanmasından sonra haber siteleri Radikal’den alıntı yaparak okuyucularına duyurdu. Diyanet’in açıklama yapmaması dikkat çekti. (Radikal)


http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&VersionID=&Date=28.05.2008&ArticleID=880122


ABD'de beş kişilik Türk ailesi ölü bulundu

ABD'de beş kişilik Türk ailesi ölü bulundu

28/05/2008

California eyaletinde yaşayan Uçar ailesinden beş kişinin üç hafta önce öldüğü belirlendi. Aile reisi Manas Uçar'da kurşun yarası var

SAN CLEMENTE - ABD’nin California eyaletinde bir Türk ailesinden 5 kişi evlerinde ölü bulundu.

Şerif Sözcüsü Erin Giudice, cesetleri çürümüş halde bulunan kişilerin Manas Uçar (58), karısı Margrit Uçar (49), ikiz kızları Grace ve Margo (21) ile Margrit’in annesi Fransuhi Kesisoğlu (72) olduğunu açıkladı. Manas ve Margrit Uçar’ın Türkiye’den ABD’ye göçtüğü, Kesisoğlu’nun da resmi oturma izni olduğu kaydedildi.

Komşularının ve akrabalarının merak etmesi sonucu, şerif yardımcılarının son iki haftada Uçar ailesinin evini iki defa ziyaret ettiği, ancak tatilde oldukları görünümü veren kapalı kapılar ve çekilmiş perdeler nedeniyle şüphe uyandıran bir durumun görülmediği belirtildi. Akrabalarından iki kişinin pazar günü camı kırarak eve girdikleri ve aile üyelerinin çürümüş cesetlerini buldukları kaydedildi. Polis, aile üyelerinin iki ya da üç hafta önce öldüğünü tahmin ediyor.

Yetkililerin pazar günü bulunan cesetleri ancak salı günü teşhis edebildikleri, ancak pazartesi günü başlayan otopsi işlemlerinin henüz sürdüğü ifade edildi. Manas ve Margrit Uçar’ın cesetlerinin yanında 2 silah bulunduğu, silahlardan birinin Margrit’in üstüne kayıtlı olduğu, ayrıca Manas Uçar’da kurşun yarası bulunduğu belirtildi.

Şerif sözcüsü, olayın intihar ya da cinayet olabileceğini söyledi. Manas Uçar’ın 1970’li yıllarda ABD’ye makine mühendisliği ile ilgili master ve doktora yapmak üzere geldiği, doktorasını tamamlamasının ardından üniversitede görev aldığı, daha sonra iş hayatına geçtiği belirtiliyor. Yine Türkiye’den gelen 1987 yılında ABD vatandaşı olan eşi Margrit’in de bir mücevher mağazasının bulunduğu kaydediliyor. Ailenin kızları Margo ve Grace Uçar’ın ise California Üniversitesi Fen Fakültesi’nde biyoloji bölümünde eğitim gördükleri belirtildi. (aa)


http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=880130&Date=28.05.2008&CategoryID=77

Annemi nasıl öldüreyim anketi

Annemi nasıl öldüreyim anketi
Annemi nasıl öldüreyim anketi
28 Mayıs 2008 Çarşamba 09:18
Bursa'da 17 yaşındaki genç gözünü kırpmadan annesini kesti. Vahşi cinayeti internette planlayıp, bir de anket düzenlemiş.
Bursa'da, 17 yaşında bir genç, sürekli tartıştığı annesini bıçaklayıp öldürdükten sonra 6 parçaya ayırarak poşetlere doldurdu. Gencin annesini nasıl öldüreceği konusunda 10 gün boyunda internette anket yaptığı iddia edildi.

FRİTÖZDE TOST YAPTI ANNESİYLE TARTIŞTI

Edinilen bilgiye göre, bir fabrikada işçi olarak çalışan annesi ile birlikte yaşayan 17 yaşındaki M. F. annesiyle fritözde tost yap

Talihsiz anne Asiye F,
(kahverengi kazaklı) oğluna
düzenlediği bir doğum günü
partisinde. Anne katili genç
fotoğrafı tahrip ederek kendi
yüzünü tanınmaz hale
getirmiş.
tığı için tartışmaya başladı. Daha önce de annesiyle sık sık tartıştığı söylenen genç, annesine ağır hakaretlerde bulununca anne Asiye F. (46), durumu ağabeyine anlattı. Bunun üzerine dayısı M. F'yi annesine saygılı olması konusunda uyardı.

BANYODA 6'YA AYIRDI

Olayın üzerinden bir hafta geçtikten sonra M. F., dün gece geç saatlerde annesiyle yine tartışmaya başladı. Oturma odasında yaşanan tartışma sırasında anne Asiye F., mutfaktan aldığı ekmek bıçağı ile oğlunu tehdit ettiği sırada, annesinin elinden bıçağı alan M. F., annesini karnından bıçakladı. Üst üste bıçak darbeleriyle annesini öldüren genç, banyoya sürüklediği cesedi, 6 parçaya bölerek boşetlere koydu.

ARKADAŞLARINDAN POŞETLERİN TAŞINMASI İÇİN YARDIM İSTEDİ

Poşetleri evin inşaat halindeki ikinci katına çıkartan genç, ertesi sabah işe gittiğinde çalışma arkadaşlarına annesini öldürüp parçaladığını anlattı. Poşetlerin taşınması için yardım isteyen genci, arkadaşları polise ihbar etti.

Bunun üzerine eve gelen güvenlik güçleri, korkunç ci

Talihsiz anne (sağdan ikinci) mutlu
günlerde çekilmiş bir fotoğrafta...
nayetle karşılaştı. M. F., çalıştığı internet cafede gözaltına alınarak çocuk şubesine götürüldü.

ANNEMİ NASIL ÖLDÜREYİM ANKETİ

Bu arada M. F.'nin, yaklaşık 10 gün kendi internet sayfasında "Annemi nasıl öldüreyim" diye anket yaptığı iddia edildi.

Öte yandan, M. F'nin, annesi ve ablalarıyla yemek yerken çekildikleri aile fotoğrafında kendi yüzünü, karmaşık şekiller çizerek tanınmaz hale getirdiği görüldü.

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=142758

Vahşet! 'Annemi nasıl öldüreyim' diye internette anket yaptı, seçtiği yöntemle öldürdü

Vahşet! 'Annemi nasıl öldüreyim' diye internette anket yaptı, seçtiği yöntemle öldürdü

Bursa'da, 17 yaşında bir genç, sürekli tartıştığı annesini bıçaklayıp öldürdükten sonra 6 parçaya ayırarak poşetlere doldurdu. Gencin annesini nasıl öldüreceği konusunda 10 gün boyunda internette anket yaptığı iddia edildi.


Olay, merkez Osmangazi ilçesi Hamitler Mahallesi Nergiz sokak üzerinde gerçekleşti. Edinilen bilgiye göre, bir fabrikada işçi olarak çalışan annesi ile birlikte yaşayan 17 yaşındaki M. F. annesiyle fritözde tost yaptığı için tartışmaya başladı. Daha önce de annesiyle sık sık tartıştığı söylenen genç, annesine ağır hakaretlerde bulununca anne Asiye F. (46), durumu ağabeyine anlattı. Bunun üzerine dayısı M. F'yi annesine saygılı olması konusunda uyardı.


Olayın üzerinden bir hafta geçtikten sonra M. F., dün gece geç saatlerde annesiyle yine tartışmaya başladı. Oturma odasında yaşanan tartışma sırasında anne Asiye F., mutfaktan aldığı ekmek bıçağı ile oğlunu tehdit ettiği sırada, annesinin elinden bıçağı alan M. F., annesini karnından bıçakladı. Üst üste bıçak darbeleriyle annesini öldüren, banyoya sürüklediği cesedi, 6 parçaya bölerek boşetlere koydu.

Poşetleri evin inşaat halindeki ikinci katına çıkartan genç, ertesi sabah işe gittiğinde çalışma arkadaşlarına annesini öldürüp parçaladığını anlattı. Poşetlerin taşınması için yardım isteyen genci, arkadaşları polise ihbar etti. Bunun üzerine eve gelen güvenlik güçleri, korkunç cinayetle karşılaştı. M. F., çalıştığı internet cafede gözaltına alınarak çocuk şubesine götürüldü. Cinayetin işlendiği evde ise gözyaşları sel oldu. Öldürülen Asiye F.'nin sinir kriz geçiren kız kardeşi, komşuları tarafından güçlükle sakinleştirildi. Asiye F.'nin ODTÜ'de İnşaat Mühendisliği ve İktisat bölümlerinde okuyan kızları S. (25) ve N.'nin (20) cinayetten henüz haberdar olmadığı belirtildi. Asiye F.'nin iki yıl önce boşandığı eşi Halil F.'nin ise Belçika'da yaşadığı öğrenildi.

Bu arada, F. ailesinin komşularının, uzun ve ojeli tırnakları olduğunu söylediği M. F.'nin, karmaşık bir ruh ve kişilik yapısına sahip olduğu, satanistler gibi sapık grupların etkisinde kalmış olabileceği dile getirildi.

Bu arada M. F.'nin, yaklaşık 10 gün kendi internet sayfasında "Annemi nasıl öldüreyim" diye anket yaptığı iddia edildi. Öte yandan, M. F'nin, annesi ve ablalarıyla yemek yerken çekildikleri aile fotoğrafında kendi yüzünü, karmaşık şekiller çizerek tanınmaz hale getirdiği görüldü.

28 Mayıs 2008, Çarşamba


http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=695062

‘Bir daha asla yerimden kalkmam’

‘Bir daha asla yerimden kalkmam’
KLM uçağında ‘namahrem’ gerekçesiyle yeri değiştirilen Lex van Drooge, VATAN’a konuştu

Emre ÖZTÜRK / HABER MERKEZİ


KLM uçağında yanında oturduğu türbanlı bir Türk kadının ‘namahrem’ olduğunu söylemesi üzerine yeri değiştirilen Hollanda iktidar partisi CDA’nın Amsterdam Belediye Meclisi üyesi Lex van Drooge, VATAN’a konuştu...

Hollanda Kraliyet Havayolları KLM’ye ait İstanbul-Amsterdam seferini yapan uçaktaki türbanlı bir Türk kadının ’namahrem’ olduğunu söyleyerek yanında oturan Hollandalı erkek yolcuyu yerinden kaldırtması krize neden olmuştu. Yerinden kaldırılan Hollanda iktidar partisi CDA’nın Amsterdam Belediye Meclisi üyesi Lex van Drooge, uçakta yaşananları VATAN’a anlattı:

Yüzüme sıkıntıyla baktı

“Türkiye’ye Amsterdam Belediyesi’nin meclis üyesi olarak 4 kişilik bir heyetle resmi temaslarda bulunmak üzere gelmiştik. İstanbul’da 3 gün kaldık. Dönüş için de KLM’ye ait İstanbul-Amsterdam uçağından biletimizi aldık. Üç koltuklu bir sırada en sağda koridora yakın oturuyordum. Pencere kenarında Müslüman olan sakallı bir bey vardı. Aramızdaki koltuk boştu ve biz kendisiyle sohbet etmeye başladık. O sırada türbanlı bir kadın geldi ve ikimizin arasındaki koltuğa oturdu. Biz bir süre daha o beyle sohbet etmeye devam ettik. Ancak türbanlı kadın bana bakarak sıkıntılı bir yüz ifadesi takındı. Ben de daha fazla rahatsız etmemek için konuşmayı kesip önüme döndüm.”

Sakallı adamı da kaldırttı

“Yanımdaki kadın uçağın kalkmasına birkaç dakika kala yerinden kalktı ve pilot kabininin önünde duran uçak personelinin yanına gitti. Kısa süre sonra tekrar gelip yanıma oturdu. Hemen ardından gelen uçak görevlisi benden yerimden kalkmamı rica etti. Nedenini öğrenmeye çalıştığımda net cevap alamadım. Yanımdaki kadın İngilizce olarak yüzüme bakmadan bunun namahrem olduğunu ve Müslüman bir kadının bir erkeğin bu kadar yakınında oturamayacağını anlattı. Kendisine nedenini sorduğumda bana tek kelime cevap bile vermedi. Kadına ’Demek ki türbanlı kadınların yanında oturmamam gerekiyormuş’ diyerek yerimden kalktım. Benim için bu yeni bir bilgiydi. Daha sonra aynı kadın yanındaki diğer erkeği de yerinden kaldırdı. O adam da hiçbir tepki vermeden kendisine gösterilen yere oturdu. Uçak tamamen doluydu ve bana yer bulabilmek için zorlandılar.”

‘Lütfen siz kalkın’ derim

“Şirket kabin görevlileri hakkında soruşturma başlattı. Ve bu uygulamanın kabul edilemeyeceği söylediler. Dava açmak bence akıllıca olmaz. Ayrıca bu davranış mahkeme kararıyla da o kadına öğretilemez. Kendisinin bunu sosyal hayatta öğrenmiş olması lazım. Aynı olay tekrar başıma gelse kesinlikle yerimden kalkmam. Benden bu istekte bulunan kadına şunu söylerim: Lütfen siz kalkın ve geleneğinize göre namahrem olmayan bir yere oturun.”

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bir_daha_ayni_sey_olursa_asla_yerimden_kalkmam_180865_1&tarih=28.05.2008&Newsid=180865&Categoryid=1

Manyak âşık, kilisede gelinle damadı öldürdü

Manyak âşık, kilisede gelinle damadı öldürdü

ABD’nin Arkansas eyaletinde düğün katliamı yaşandı. Aniden kiliseye giren Patrick Paul Duvall (29) isimli adam, gelin ve damadı öldürdü. Gelin Melissa Smith’i iki gözünün arasından, damat Mike Beavers’ı ise ağzından ve boynundan vuran Duvall daha sonra kaçtı. 50 davetli şok geçirirken, öfkeli kalabalık kamyonet çalarak kaçan Duvall’ın peşinden giderek kıskıvrak yakaladı.

http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=119414,5



DIŞ HABERLER

28.05.2008

Sanki dağ başı!

Sanki dağ başı!

ŞEHİR eşkıyaları Sarıyer’den sonra Zeytinburnu’nda da gündüz ortasında bir kadına tecavüz etti. Zeytinburnu Kozlu Mezarlığıínda üç gün önce devriye gezen güvenlik görevlileri elleri ve ayakları bağlı bir kadın buldu. Yarı çıplak halde ve yüzü kan içindeki kadın ambulansla Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedaviye alındı. Olay sonrası şoka giren ve o günden bugüne kadar konuşamayan genç kadının sadece isminin boynundaki kolyeden Zeynep olduğu belirlenebildi. Polis olaydan sonra kaçan tecavüzcüleri yakalamak için çok yönlü soruşturma başlattı. Öte yandan genç kadının tecavüzcülerle boğuştuğu ve tırnak aralarında bulunan doku örneklerinin de kriminal şubeye gönderildiği öğrenildi. Sarıyer’de de önceki gün işe gitmek üzere durakta bekleyen genç kadın kaçırılmış ve Belgrad ormanında iki kişi tarafından tecavüz edilmişti.

http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=119349,3



Ercan ÖZTÜRK / İSTANBUL

28.05.2008



27 Mayıs 2008 Salı

Hangisini arabanıza alırdınız?

Hangisini arabanıza alırdınız?
İşe alma sınavında soruldu. 200 kişiden yalnızca biri doğru cevabı verdi...

Milliyet yazarı Metin Münir, bir işe alma sınavında sorulan bir soruyu köşesine taşıdı. 200 kişiye sorulan bu soruda sadece bir kişi işe alındı.
İşte o soru ve sorunun 'en uygun' cevabı..

HANGİSİNİ ARABANIZA ALIRSINIZ?
Fırtınalı, soğuk bir gece; arabanızla gidiyorsunuz. Dehşetli yağmur yağıyor. Birdenbire durakta otobüs bekleyen üç kişi görüyorsunuz.
1. Hemen hastaneye götürülmezse öleceğe benzeyen yaşlı bir kadın.
2. Bir zamanlar hayatınızı kurtarmış olan eski bir arkadaş.
3. Hayatınızın kadını.
Arabanızda bir kişilik yer var. Hangisini alırdınız?

Kadını alıp hayatını kurtarırsınız çünkü onu otobüs durağında bırakırsanız ölecek. Eski arkadaşınızı alırsınız, çünkü bir zamanlar hayatınızı kurtardı ve bu, ona olan borcunuz ödemek için iyi bir fırsattır. Ama onu alırsanız hayatınızın kadınıyla bir daha karşılaşamayabilirsiniz. Hayatınızın kadınını arabaya alırsanız ömrünüzün geriye kalan kısmı yaşlı bir kadını yüzüstü bırakmanın ve arkadaşınızı hayal kırıklığına uğratmanın vicdan azabıyla geçecek.

BU CEVABI VEREN İŞE ALINDI
Bu ahlaki ikilem bir işe alma sınavındaki sorulardan biriydi.
Sınava katılan 200 kişi arasında şu cevabı veren işe alındı.
“Anahtarları arkadaşıma verir, yaşlı kadını hastaneye götürmesini söylerim. Hayatımın kadınıyla durakta otobüsün gelmesini beklerim.”

Türkiye'nin Burcu Oğlak

Kadir ERCAN / ANKARA
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye'de en çok Oğlak burcu insanı bulunuyor. 10 milyon 41 bin 392 Oğlak insanını 7 milyon 964 bin 783 kişiyle Yengeçler izliyor, üçüncü sırada Balık, dördüncü sırada Kova geliyor. En az rastlanan burçlar ise Yay ve Akrep. Verilere göre, Türkiye'de çocuklara verilen isimler de değişiyor. Eskiden kızlara en çok Fatma adı verilirken geçen yıl ilk sırayı Zeynep aldı. Bunu Elif, İrem, Büşra ve Merve izledi. Eskiden kızlara en çok Fatma, Ayşe, Emine, Hatice Zeynep isimleri verilirdi. Eskiden erkek çocuklara en çok Mehmet, Mustafa, Ahmet, Ali ve Hüseyin ismi konulurken, geçen yıl erkek çocuklara en çok Yusuf ismi verildi. Bunu Arda, Mehmet, Mustafa, Ahmet ve Emirhan takip etti. Türkiye'de hem erkeklere, hem de kadınlara verilen ortak isimlerde ilk sırayı Yaşar alıyor. Onu, Ayhan, Dursun, İsmet ve Muzaffer takip ediyor.

http://www.sabah.com.tr/haber,F080299A2C6B41FF8EAACEAD8A9A2DE7.html

Şüphelendiği kızını astı, yetinmedi başını kesti

Şüphelendiği kızını astı, yetinmedi başını kesti

DIŞ HABERLER
Mısırlı baba, bir erkekle ilişkisi olduğundan şüphelendiği 16 yaşındaki kızını önce astı, ardından da başını kesti. Yerel gazetelerden Al Akhbar, ülkede yankı uyandıran cinayetin Bani Soueif eyaletinde meydana geldiğini yazdı. Gazete, 46 yaşındaki baba Abdülsamed'in daha sonra
polise gidip teslim olduğunu kaydetti. Çiftçilik yapan babanın polise verdiği ilk ifadesinde "Kızımı başkasıyla nikâhsız ilişki kurduğundan şüphelendiğim için öldürdüm" dediği belirtildi. Ülkedeki sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütleri olaya büyük tepki gösterdi. Gazete, namus cinayetlerinin Mısır'da yaygın olmadığına dikkat çekerken, kadın örgütleri bu durum karşısında hükümeti gerekli bütün tedbirleri almaya çağırdı.


http://www.sabah.com.tr/haber,9334BAB68B8740A2A95C5AEA01027200.html

Ilımlı İslam'ın hoşgörüsü bu kadarmış

Ilımlı İslam'ın hoşgörüsü bu kadarmış
Ilımlı İslam'ın hoşgörüsü bu kadarmış

Malezya’daki devlet okullarında diz boyu etek ya da formaların yanında topuğa kadar inen ‘baju kurung’ giyme ve başörtüsü takma seçeneği var.

27/05/2008

Ilımlı İslam ülkesi Malezya’da muhalefet partisi ile bir okul derneği, öğrenci formalarını ‘çok seksi’ bulup ‘Erkeklerin gözü kayıyor. Tecavüze ve hayat kadınlığına kapı aralıyor’ deyip, İslami kurallara göre yönetmelik çağrısı yapınca ortalık karıştı. Eğitim bakanı öneriye karşı çıktı

KUALA LUMPUR - Şeriat mahkemelerinin de laik yargıya paralel olarak işbaşında olduğu ılımlı İslam ülkesi Malezya’da bu kez İslamcıların çok seksi bulduğu öğrencilerin okul formalarıyla ilgili tartışma koptu. Malezya Ulusal Müslüman Öğrenciler Derneği adlı grup, fazla şeffaf olup erkekleri kışkırttığı, zina ve tecavüze teşvik ettiği iddiasıyla beyaz gömlek ve mavi etek yada önlükten oluşan okul formalarının değiştirilmesini istedi. Eğitim Bakanlığı ise bu görüşü reddetti.

‘Gayrımeşru bebek doğuruyor’
Malezya’da 1500 üyesi olan dernek geçen hafta yazılı bir açıklamayla okul formalarını tartışmaya açtı. Örgüt ‘Uniforma istesinler ya da istemesinler erkeklerin bakışları kayıyor. İslami kurallara göre giyim tecavüz, taciz ve evlilik öncesi cinsel ilişki dahil tüm toplumsal hastalıkları savuşturur’ iddiasında bulundu. Eğitim Bakanlığı’nı giyim kuşam yönetmenliğini değiştirme çağrısı yapan derneğin başkan yardımcısı Münire Bahari de, “Bu giysiler erkeklerin dikkatini çekiyor, gayrimeşru bebeklerin doğmasına hatta hayat kadınlığına götürüyor” diye konuştu.

‘Onları buna iten elbise değil illet’
Eğitim Bakanı Hişamuddin Tun Hüseyin, ‘seks suçlarından dolayı öğrencileri ya da giysilerini suçlamanın büyük hata olduğunu belirtip çağrıyı reddetti. Hişamuddin, “Adi hareketlerde bulunanların asıl itibar ettiği şey elbise değil. Genellikle onları bu yola iten temel bir sorun, bir illet var. Bu yüzden kadınları, çocukları ve onların giyindiği elbiseleri ırz düşmanlarının eyleminden dolayı cezalandırmak haksızlıktır” yanıtını verdi. Ancak bu derneğin çağrısına muhalefetteki Tüm Malezya İslam Partisi’nin kadın kolu da destek vermekte gecikmedi. Bakanlığa uyarıyı dikkate almasını salık veren parti, ‘Bu üniformaların yapıldığı malzemenin çok ince olduğu ve özellikle başörtüsü takmadıkları zaman kızları seksi yaptığı gerçeğini görmezden gelemeyiz’ açıklamasında bulundu.

Müslüman Malay çoğunluğun yanı sıra Çinli ve Hint azınlıkları da barındıran 27 milyonluk ülkede kız öğrencilerin devlet okullarında gömleğin altına diz boyu etek veya üzerine önlük ya da topuğa kadar vucüdu örten geleneksel elbise ‘baju kurung’ giyme seçeneği var. İsteyen başörtüsü de takabiliyor.

İslamiyet’in resmi din olduğu Malezya’da din eksenli tartışmalar kamuoyunun gündeminden eksik olmuyor. Geçen hafta yine muhalefetteki İslamcı bir vekilin ‘kadınlar çok eşliliği gönül rızasıyla kabul ederse, boşanma oranları azalır, aile içi sorunlar da sona erer’ şeklindeki çıkışı büyük tartışma yaratmıştı. Yine bu ay başında bu kez Dışişleri Bakanlığı’nın yurt dışına yalnız seyahat edecek kadınlardan ebeveyn veya işverenlerinden yolculuğun nedenini belirten yazılı izin almalarını şart koşan bir tasarıyı hükümete sunması epeyce gürültü koparmıştı. Dışişleri Bakanlığı, kadınlardan sorumlu devlet bakanı Ng Yen Yen dahil bütün kadın hakları örgütlerini adeta ayağa kaldıran önerinin İslamiyet’le bir ilgisinin olmadığını, kadınların yasadışı uyuşturucu kuryesi olarak kullanılmasını önlemeyi amaçladıklarını iddia etmişti. (ap, afp)



Sevgililere el ele tutuşma dayağı

Sevgililere el ele tutuşma dayağı



Sincan’da, biri 18 diğeri 17 yaşındaki iki sevgili, iddialarına göre el ele tutuştukları için aralarında kadınların da bulunduğu mahallelilerin saldırısına uğradı.

21 Mayıs’ta Sincan Mevlana Mahallesi’nde meydana gelen olayda, ÖSS’ye hazırlanan 18 yaşındaki E.Y., aynı dershanede birlikte eğitim gördüğü kız arkadaşı 17 yaşındaki N.E.’yi alarak, babasına ait otomobille gezmeye çıktı. Evlerinin yakınında bulunan bir sitenin arazisine aracı park eden iki genç, el ele tutuşarak kaldırıma oturdu. Villa tipi evlerin bulunduğu bölgede delikanlı ile kız arkadaşının yanına, elinde kalın bir sopa bulunan 35 yaşlarında sakallı bir kişi geldi.

İddiaya göre gençlere, "Ne yapıyorsunuz l.. burada" diyerek bağıran saldırgan, elindeki sopayla genç kızın bacaklarına vurmak istedi. Delikanlı, sopayı tutarak kız arkadaşını korudu. Saldırgan, bunun üzerine sopayla bu kez delikanlının kafasına vurdu. Bu sırada çevrede bulunan evlerden gelen ve aralarında kadınların da bulunduğu yaklaşık 30 kişi, gençleri kuşattı. Elindeki sopalarla E.Y.’ye vurarak, "Burada fuhuş yapıyorsunuz değil mi?" diyen grup, gençleri kovalamaya başladı. Saldırganlar, kaçmaya çalışan E.Y. ve N.E.’yi taş yağmuruna tuttu. Bu sırada genç kız ayağından yaralandı.

HASTANELİK OLDULAR

Otomobili olay yerinde bırakıp kaçan iki genç eve sığındıktan sonra ailelerince Sincan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Kanlar içinde kalan delikanlının kafasına 15 dikiş atıldı ve 24 saat doktor gözetimi altında tutuldu. Genç kız ise ayağındaki yaralar tedavi edildikten sonra evine gönderildi. Olay yerinde kalan otomobil ise polis nezaretinde alınabildi. Olayın ardından delikanlının ailesi Fatih Karakolu’na giderek saldırganlar hakkında şikayetçi oldu.


http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=759773

Eşkıyalar duraktan kız kaçırıp tecavüz etti!..

Eşkıyalar duraktan kız kaçırıp tecavüz etti!..


İstinye Park’taki işine gitmek için durakta tek başına otobüs bekleyen genç kız, durağa yanaşan aracın içindeki iki kişi tarafından Belgrad Ormanı’na kaçırılıp tecavüz edildi

Vatan Gazetesi'nin haberine göre, İstanbul Sarıyer’de Pazar sabahı tecavüz dehşeti yaşandı. İstinye Park’taki bir mağazada çalışan N.A. isimli genç kız işe gitmek için evden çıktı. Çayırbaşı otobüs durağına gelen N.A. tatil günü olması nedeniyle tenha olan bölgede tek başına durakta otobüs beklemeye başladı.

Ormanda bıraktılar

Bu sırada yoldan bir otomobil ile geçen iki kişi genç kızı zorla araçlarına bindirip kaçırdı. Şehir magandaları zorla kaçırdıkları 23 yaşındaki N.A.’yı Belgrad Ormanı’na götürüp defalarca tecavüz etti. Genç kızı olay yerinde bırakan iki zanlı, kaçarak kayıplara karıştı. Yaşadığı olay nedeniyle baygınlık geçiren N.A., bir süre sonra kendisine geldi. Şehir magandalarının çantasını almadığı genç kız, cep telefonundan çalıştığı işyerinin sahibini arayarak başından geçenleri anlattı ve yardım istedi. Genç kızın patronu ise hemen polisi arayarak durumu bildirdi. Polis ekipleri arayan kişiden N.A’nin telefon numarasını alıp aradı. Ormanda yeri tespit edilen N.A. İstinye Devlet Hastanesi’ne kaldırılıp tedavi altına alındı. Öğleden sonra kendisine gelen N.A. ise polise ifade verip kendisine tecavüz edenlerin eşkalini belirledi. Polis 25 -30 yaşlarında uzun boylu esmer iki kişinin yakalanması için çalışmalara başladı.

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=759768&Date=27.05.2008&ver=11

Save The Children örgütünün yüz kızartan raporu

Save The Children örgütünün yüz kızartan raporu

İngiliz yardım kuruluşu Save the Children,

Fildişi Sahili, Sudan’ın güneyi ve Haiti’de yaptığı araştırmanın sonuçlarının yer aldığı raporda, barış gücü askerleri ve yardım

görevlilerinin küçük yaştaki çocuklara cinsel tacizde bulunduğunu bildirdi.

Save the Children’ın bu 3 ülkede yaptığı araştırma, çocukların, çatışmadan çıkan bölgelere onlara bakmak için giden kişilerin

istismarına uğradığını ortaya koyarak, bu konuyu ele alacak uluslararası bir izleme örgütü kurulması gerektiğine dikkati çekti.

BM, raporu yakından inceleyeceğini bildirirken, çocuklara yönelik cinsel tacizin en ürkütücü yanının, çocukların bu durumu açıklamaktan çok korkmaları nedeniyle bu tür vakaların gizli kalması ya da suçluların cezalandırılamaması olduğu belirtildi.

10 ASKER TECAVÜZ ETTİ

Fildişi Sahili’nde yaşayan 13 yaşındaki bir kız çocuğu, BBC’ye, 10 BM barış gücü askerinin, evinin yakınındaki bir tarlada kendisine tecavüz ettiğini anlatırken, bu askerlerle ilgili herhangi bir işlemin yapılmadığı bildirildi.

Raporda, yardım görevlilerinin de kız ve erkek çocuklara cinsel tacizde bulunduklarına dikkat çekilerek, dünyada çocuk koruma sistemlerinin güçlendirilmesi için çaba gösterilmesi gerektiği kaydedildi.

Save the Children’ın Fildişi Sahili’ndeki yöneticisi Heather Kerr, kurbanları desteklemek için çok az şey yapıldığını belirterek, "Bunlar

azınlıktaki bir grup insan, ancak çocukları cinsel açıdan istismar etmek için güçlerini kullanıyor ve çocukların bu konuda sesleri çıkmıyor" dedi.

BM sözcüsü Nick Birnback ise dünyada 200 bin kişilik personelle hizmet eden bir örgütün bu konuda "sıfır olay" hedefini garanti etmesinin imkansız olduğunu söyledi.


http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=dunya&ArticleID=759824&Date=27.05.2008&ver=14

Okul forması seksiymiş

Okul forması seksiymiş




Okul forması seksiymiş
Malezya’da Ulusal İslami Öğrenci Kurumu, kız öğrencilerin giydiği gömleklerin şeffaf olduğu gerekçesiyle formaların değiştirilmesini istedi. Açıklamada formaların seksi olduğu, tecavüze ve evlilik öncesi sekse teşvik ettiği öne sürüldü. Ülkede forma tartışması başladı.

Eğitim Bakanı: "Tecavüzcüler yüzünden kadınları, çocukları ve giysilerini cezalandırmak adil değil."

İslami Kızkardeşler: "Eğer erkekler, kız öğrencilerin okul formalarından tahrik oluyorlarsa, bir şeyler ciddi biçimde yanlış gidiyor."

ILIMLI İslam olduğu belirtilen Malezya’da kız öğrencilerin okul formalarının seksi olduğu, tecavüz ve evlilik öncesi ilişkiyi teşvik ettiği iddiasının ortaya atılması, sert tartışmaları tetikledi. Eğitim Bakanı Hişamuddin Tun Hüseyin, cinsel suçların faturasını öğrencilerin formalarına çıkarmanın doğru olmadığını söyledi.

Başkanlığını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Munire Bahare’nin yaptığı Ulusal İslami Öğrenci Kurumu’nun yaptığı ve birçok öğrenci, öğretmen ve sosyal eylemcinin karşı çıkarak sert tepki gösterdiği açıklamada, kız öğrencilerin giydiği formaların şeffaf olduğu ve içlerini gösterdiği öne sürüldü. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Bahare, şunları söyledi: "Kız öğrencilerin giydiği beyaz gömlek çok şeffaf. Böylece bu giysi, cinsel çekiciliği artırıyor. Kız öğrenciler bu formayı, erkekleri tahrik etmek için bilerek giyiyor."

Formaların gözden geçirilmesi ve İslam’a aykırı olmaması çağrısı da yapan Bahare, özellikle örtünmenin gereğine dikkati çekti ve bu sayede tecavüz, cinsel taciz ve evlilik dışı cinsel ilişki gibi sosyal hastalıklardan korunmanın mümkün olacağını öne sürdü.

Bakan savundu

Eğitim Bakanı Hüseyin, kızların giydiği formaları savundu ve seksle ilgili suçların kaynağı olarak kızları ve giysilerini görmenin yanlış olduğunu söyledi. Hüseyin, "Benim görüşüme göre, bu iğrenç suçları işleyenlerin etkilendiği şey giysi değil. Bence bunun altında yatan sorun hastalık. Tecavüzcüler yüzünden kadınları, çocukları ve giysilerini cezalandırmak adil değil" dedi. Kadın Yardım Organizasyonu’nun müdürü İvy Josiah, asıl gözden geçirilmesi gereken şeyin kadınların giysisi değil, kadın giysisi hakkındaki ortaya atılan yalan yanlış yönlendirmelerin olduğunu söyledi. Josiah, "İstatistikler bize, genç yaşlı tüm kadınların, türbanlı, çarşaflı, mini etekli veya altı bez bağlı bebeklerin bile aynı oranda tecavüz ve cinsel tacize maruz kaldıklarını gösteriyor" diye konuştu.

Sapık bir tartışmadan başka bir şey değil

Bahare’nin söz konusu açıklamalarından erkekler de rahatsız oldu. Bu tür açıkmaların, erkeklerin kadınları sadece seks objesi olarak gördüğü damgasını vurduğunu belirten Şiddete Karşı Erkek Hareketi üyesi David Anthony, "Bu yanlış bir davranış, sapıklık" dedi. Bir erkek öğretmen de okul formalarının seksiliğine odaklanılacağına, erkeklerin kendini kontrol etmeleri sorunu üzerinde durulması gerektiğini söyledi. Müslümanların çoğunlukta olduğu, çok kültürlü Malezya’da, devlet okullarında beyaz gömlek ve dizde etek, ya da geleneksel Malay giysisiyle türban tercihli olarak giyilebiliyor.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9029717.asp?gid=229&sz=28030

İslami kesimde lüks tartışması

İslami kesimde lüks tartışması

27 Mayıs 2008




İslami kesim son iki gündür, lüks çılgınlığı konusunu tartışıyor. Tartışma iki gün önce Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi'nin kaleme aldığı bir yazı ile başladı. Yaşam stili yazılarıyla İslami kesime yön veren bir yazar olması nedeniyle Eygi'nin eleştirileri bu kesimi derinden etkiledi. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın yaşam koşulları ile zengin İslami kesimin lüks içindeki yaşamına üstü kapalı göndermeler yapılan yazı aynı zamanda toplumdaki gelir dağılımına da dikkati çekti. İşte İslami kesimde günlerdir tartışılan Eygi'nin yazısı

"Bazı Müslümanların Lüks Çılgınlığı

Bu memlekette on milyon işsiz var... Aşsız vatandaşlar perişan vaziyette... İnanmayacaksanız ama ayda 250 liraya çalışan insanlar, çocuklar var. Beş altı yüz liralık emekli maaşlarıyla sürünenler var... Çocuklarına bir kilo kiraz alıp yediremeyenler var...

Hal böyle iken birtakım politikacılar, medyacılar, iş adamları Nemrud gibi, Firavun gibi lüks ve sefahat içinde yaşıyor.

Bu politikacıların, medyacıların, iş adamlarının bir kısmı dindar...

Haydi dinsizlere fazla bir şey demeyelim, dindar geçinenlerin israf yapması, lüks bataklığına batması, sefahat pisliğine gömülmesi doğru mudur?

Din kardeşleri aç iken nasıl böyle yaşayabilirler?

Bunlar 5 yıldızlı otelleri beğenmiyor, 7 yıldızlılara iniyor. Normal odaları beğenmiyor, kral suitlerinde kalıyor.

Bu adamlar 30 bin dolarlık otomobillere binmeyi bir zül addediyor, 150 bin liralık ihtişamlı binitlerde gurur ve kibir içinde dolaşıyor.

Hem Müslümanız diyorlar, hem de Peygamberin “Komşusu aç gecelerken, kendisi tok sabahlayan bizden değildir” tehdidinden korkmuyorlar.

Lüks, aşırı konfor, sefahat, haddinden fazla tüketim içinde yaşayanlar örnek Müslümanlar değil, Nemrud ve Firavun tabiatlı münafıklar ve fasıklardır.

Çinlilerden ibret alalım. Türkiye’de şu anda on binlerce Çinli bulunuyor. Ülkelerine gidip geliyorlar, ticaret yapıyorlar. Zerre kadar israf ve gösteriş sergilemiyorlar. Binlerce çeşit malı tanesi 1 liradan satıyorlar. Kazançlarını kuruş kuruş biriktiriyorlar. Mütevazı yiyorlar, mütevazı geceliyorlar. Bir Çinlinin kazandığı para ile içki içip seks alemi yapması, lüks otelde yatması, parasını saçıp savurması görülmemiştir.

Bilhassa bazı Müslüman devlet ve hükümet adamları ve hanımları, on milyonlarca halkın geçim sıkıntısı çektiği bu ülkede biraz daha dikkatli ve ahlâklı hareket etmelidir.

Nedir o korkunç fiyatlara yaptırılan elmaslı, pırlantalı, yakutlu, zümrütlü, safirli mücevherler...

Nedir o yüz bin liralık lüks saatler...

Lüks bir mağazadan bir kadın çorabının 400 liraya alındığını duyuyoruz. Müslüman politikacılara ve iş adamlarının hanımlarına böyle alış verişler yakışır mı?

Bazı Müslüman politikacılar medyacılar, iş adamları Ağa Han gibi debdebe ve ihtişam içinde yaşıyor.

Kendileri, eşleri, oğulları, kızları, torunları, yeğenleri eski Hint Mihraceleri gibi hayat sürüyor.

Bu memlekette genel bir refah olsa, herkesin tuzu kuru olsa, hiç sefalet ve sıkıntı olmasa yüreğim yanmaz bu kadar.

Kimse bana kızmasın. Yazdıklarım doğru mu değil mi onu düşünsün. Doğruysa herkes kendisine çeki düzen versin.

Bunca vatandaşın sefalet ve sıkıntı içinde yaşadığı bu ülkede 400 liraya kadın çorabı alınmaz."

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9030833.asp?gid=229&sz=22084

Flört zina, koku sürmek edep dışı

Flört zina, koku sürmek edep dışı

27 Mayıs 2008



Flört zina, koku sürmek edep dışı
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran’da zina ve fuhuşun büyük günahlar arasında sayıldığını hatırlatarak flörtün de ‘zina’ olduğunu savundu.

Bir kadının yabancı bir erkekle baş başa kalmasının ‘tahrik edici’ olduğu ve zinaya yol açabileceği uyarısında bulunan Diyanet, Hz. Peygamber’in kadınların kendi evleri dışında, başkalarına hissettirecek derecede koku sürmelerini hoş karşılamadığını ve bunu ‘edep dışı bir davranış’ olarak değerlendirdiğini belirtti.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesindeki cinsel hayat ve yasaklarla ilgili yazıda şöyle deniyor:

Dil, ağız, göz zinası

“Kur’an’da zina ve fuhuş büyük günahlar arasında sayıldığı, zinanın dünyevi ve uh- revi cezasından söz edildiği gibi, erkek ve kadınların gözlerini haramdan korumaları, avdet yerlerini örtmeleri emredilmiş, böylece zinaya giden yolun bir yönüyle kapanmış olacağına işaret edilmiştir. Bir hadiste Hz. Peygamber dil, ağız, el, ayak, göz gibi organların zinasından söz ederek zinaya zemin hazırlayıcı her türlü gayrimeşru ilişkinin, flört ve beraberliğin de bu nevi zina olduğunu belirtmiş, bunlardan da sakındırmıştır. Çünkü iffet ve namus bir bütün olup, o ancak onu lekeleyecek her türlü kötülük ve yanlışlıktan uzak kalınarak korunabilir.”

‘Cinsi uyarıcı’

“Erkek ve kadın bir diğeri için cinsi uyarıcıdır. Bu sebeple yabancı (aralarında evlilik bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan) erkek ve kadınların birbirlerine karşı mesafeli davranmaları gereklidir. Yine, yabancı bir kadının yabancı erkekle baş başa kalması da doğurabileceği sakıncalı sonuçlar dolayısıyla yasaklanmıştır. Hadislerde, aralarında nikâh bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan bir erkek ile bir kadının, başkalarının görüşüne açık olmayan kapalı bir mekânda baş başa kalmaları yasaklanmıştır. Bir hadiste Hz. Peygamber ‘Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın; çünkü böyle bir durumda üçüncüleri şeytandır’ buyurmuştur. Böyle bir durum karşı cins için tahrik edicidir, zinaya veya dedikoduya ve tarafların iffetlerinin zedelenmesine yol açabilir.”

‘Namus lekesi’

“Kötülüğün önlenmesi kadar ona giden yolların kapatılması da önemlidir. Öte yandan iffet ve namus lekelendiğinde geri dönüşü ve telafisi olmayan bir zarar ortaya çıkmış ve temel bir kişilik hakkı ihlal edilmiş olur. Bu sebeple anılan muhtemel olumsuz sonuçları önlemek gayesiyle kadının yabancı bir erkekle kapalı mekânda baş başa kalması, yanında mahremi bulunmadan yolculuk etmesi uygun görülmemiştir. ‘

Koku sürmede edepsizlik

‘Cinsi uyarıcılık özelliği bakımından kadınların durumu çok daha fazla hassasiyet gösterir. Bunun için, kadınların daha da dikkatli davranmaları istenmiştir. Yabancı erkeklerle konuşurken kadınların, kalpte şüphe uyandırmayacak ve karşısındaki kişiyi yanlış anlamaya süreklemeyecek tarzda ciddi ve ağır başlı olarak konuşmaları, süs ve endamlarını yabancılara göstermemeleri, sokağa çıktıklarında güzelce örtünmeleri bu gayeye matuf emirlerdir. Hz. Peygamber, kadınların kendi evleri dışında, başkalarına hissettirecek derecede koku sürünerek dolaşmalarını hoş karşılamamış ve bunu edep dışı bir davranış olarak değerlendirmiştir.”


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9030833.asp?gid=229&sz=22084


26 Mayıs 2008 Pazartesi

Gerdek gecesinde damat dehşeti

Gerdek gecesinde damat dehşeti

Taner ORAL/KONYA, (DHA)

Gerdek gecesi cinnet geçiren damat, gelini ve kendini vurduktak sonra aynaya rujla "kız bozuk" çıktı yazdı.

KONYA'da gerdek gecesinde ilişkiye girdiği eşi 25 yaşındaki B.Ç.'nin bakire olmadığını öne süren 26 yaşındaki Nuri Çetin, genç kadını babasına ait tabanca ile ağzından yaraladıktan sonra başına bir el ateş ederek ağır yaralandı.

Olay, saat 02.30 sıralarında Meram İlçesi Hatıp Mahallesi Nilüfer Sokak'taki 40 numaralı evde meydana geldi. Yaylaköyü'nde tanıştığı B.Ç. ile evlenen Nuri Çetin, düğün ardından gerdeğe girdi. Eşiyle ilişkiye giren Çetin, bakire olmadığını öne sürdüğü eşi ile tartışmaya başladı. Damat Nuri Çetin, sinirlerine hakim olamayarak babasına ait bulundurma ruhsatlı 7.65 çapındaki tabanca ile eşi B.'şe bir el ateş ettikten sonra yatak odasında bulduğu ruj ile aynaya ‘Anne, baba sizi çok seviyorum. Kız bozuk çıktı’ yazdıktan sonra başına bir el ateş açtı. Silah sesi üzerine içeri giren yakınları tarafından otomobil ile Özel Vakıf Hastanesi kaldırılan Çetin, yapılan ilk müdahelesinin ardından Selçuk Üniversite Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Ameliyat edilen Nuri Çetin'in Beyin Cerrahi Bölümü Yoğun Bakım Servisi'nde tedavisinin sürdüğü, sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu açıklandı. Ağzından yaralanan gelin, B.Ç. ise, Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altında alınırken sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.

Olay Yeri İnceleme ekipleri yeni çifttin evlerinde kanıt ve parmak izi çalışması yaparken, çiftin yakınları ve komşuları evin önünde uzun süre bekledi.

AĞZINA SIKILAN KURŞUNU YUTMUŞ

Silah seslerini duyarak odaya giren yakınları tarafından kanlar içinde bulunan damat N.Ç. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi, gelin B.Ç’nin ise Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavisi sürüyor.

Damat N.Ç’nin beyninde ödem oluştuğu, yoğun bakımda gerekli müdahalenin yapılmakta olduğu, ancak hayati tehlikeyi henüz atlatamadığı öğrenildi. Bir köyden Konya’ya gelin geldiği öğrenilen B.Ç’nin ağzına isabet eden ve çene kemiğini kıran kurşunu iradesiz şekilde yuttuğu öğrenildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturmanın sürdürüldüğü belirtildi.

ı 11.42 | 26.5.2008

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=759399&Date=26.05.2008&ver=79


Aylık 5 bin YTL'ye çocuklarını kapkaçcılara kiralıyorlar l

Aylık 5 bin YTL'ye çocuklarını kapkaçcılara kiralıyorlar

Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)

İZMİR ve İstanbul’un da aralarında bulunduğu büyük kentlerde liderliğini 5 kadının yaptığı, büyük alışveriş merkezleri, pazarlar ve mağazalarda hırsızlık, yankesicilik, kapkaç yapan şebekelere, çocuklarını aylık 5 bin ile 10 bin YTL arasında değişen rakamlarla kiralayan 7 anne hakkında savcının talimatıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma sırasında annelerinden kiralanan ya da aileleri tarafından suça yönlendirilen çocuklardan bazılarının devlet korumasındaki yurtlara yerleştirildikleri halde, ailelerinin yanında suç işlemeye devam ettikleri ortaya çıktı.

Alışveriş merkezleriyle lüks mağazaların bulunduğu semtlerde yaşanan hırsızlık, kapkaç ve yankesicilik olaylarında yakalanan, yaşı küçük olduğu için ceza da almayan çocuk suçluların verdiği bilgiler doğrultusunda polisin düzenlediği operasyonla suç şebekeleri çökertilmişti. Geçen cuma günü 300 polisin kuşattığı Kuruçay Mahallesi'nde adresleri önceden belirenen şebeke lideri kadınlar 41 yaşındaki T.K., 31 yaşındaki G.O., 48 yaşındaki F.B., 49 yaşındaki S.K. ve 21 şebeke elamanı gözaltına alınmıştı. Aralarında lider kadınlardan S.D.'nin de bulunduğu 14 üyesinin cezaevinde, 24 üyesinin ise arandığı şebekenin çalışma yöntemleri de sorgulamada deşifre edilmişti.

ÇOCUK SUÇLULARIN ANNELERİNE SORUŞTURMA

Gözaltındaki sorguları devam eden zanlılardan çocuklarını şebeke liderleri kadınlara aylık 5 bin ile 10 bin YTL arasında değişen rakamlara kiralayan anneler hakkında savcının talimatıyla yeni soruşturma başlatıldı. Şebeke lideri kadınların belirledikleri alanlarda yetiştirilen ve İzmir, İstanbul, Ankara, Aydın, Manisa, Uşak gibi illerde kullanılan çocuklardan halen cezaevinde bulunan 15 yaşındaki G.Ö.'nün annesi G.Ö., 17 yaşındaki H.B.'nin annesi Z.B., 16 yaşındaki S.G.'nin annesi F.B., aynı yaştaki G.K.'nin annesi S.A., 15 yaşındaki N.E.'nin annesi K.E., 13 yaşındaki R.E.'nin annesi S.E. ile 13 yaşındaki G.E.'nin annesi G.E. hakkında suç işlemesine göz yummak ve suça azmettirmek suçlarından ek soruşturma dosyası hazırlanmaya başlandı.

Şebekeler içerisinde çeşitli suçlara karışıp haklarında işlem yapılan 7 annenin, bu suçlardan da yargıç karşısına çıkarılacağı bildirildi.

4 ÇOCUK DEVLET KORUMASINDA ÇIKTI

Bu arada soruşturma sırasında annelerinden kiralanan ya da aileleri tarafından suça yönlendirilen çocuklardan bazılarının devlet korumasındaku yurtlara yerleştirildikleri halde, ailelerinin yanında suç işlemeye devam ettikleri ortaya çıktı. Çocuk suçlulardan G.E., S.G., R.E. ve B.K.'nin daha önceden karıştıkları çeşitli suçlardan yakalandığı, mahkeme kararıyla suçtan korunmaları amacıyla Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesindeki kendi yaş gruplarındaki yurtlara yerleştirildiği, ancak bu çocukların ailelerince yurtlardan kaçırılarak suçlarda kullanıldıkları belirtildi.

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=759509&Date=26.05.2008&ver=21