‘Nişanlılar için webcam caiz’
Suudi Arabistan’da yayınlanan bir fetvada bir kadınla bir erkeğin webcam aracılığı ile konuşmasının sadece nişanlılar için caiz olabileceği belirtildi.
Önde gelen Suudi din adamlarından olan ve Adalet Bakanlığı’nda yasal ilişkiler danışmanı olarak görev yapan Abdül Muhsin El Abikan, kadınlar ile erkeklerin internet üzerinden birbirini görmesinin dinen kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu sadece nişanlılar için caizdir. Nişanlılar yüz yüze görüşmek yerine webcam sayesinde birbirlerini görebilir, tanıyabilir.
Hatta internet üzerinden görüşmek onlar için daha iyidir. Ancak bunda da aşırıya kaçmamak gerekir” diye konuştu. El Medine gazetesinin haberine göre El Abikan, nişanlıların da webcam aracılığıyla konuşurken dini kuralları çiğnememesi gerektiğine işaret ederek, “Sadece yüzünü, ellerini ve saçlarını görebilir” yorumunda bulundu. n DIŞ HABERLER
21 Eylül 2008 Pazar
Sığınma evindeki erkekler, oruçlarını yalnız ve hüzünlü açıyor
Sığınma evindeki erkekler, oruçlarını yalnız ve hüzünlü açıyor
Konya'da 7 yıldır hizmet veren Erkek Sığınma Evi'nde Ramazan, hüzünlü ve buruk yaşanıyor.
Eşinden, annesinden, babasından ayrı gurbet içinde gurbet yaşayanlar, akşam hüznünün çöktüğü bu evde oruçlarını açıyor. Sığınma evinde kalanların birçoğu eşini, sevdiklerini değişik nedenlerle kaybetmiş. Birçoğunun ailesi var ama yaşanan sıkıntılar sebebiyle görüşemez olmuşlar. Şimdi kapısını çalacak ne bir kardeş ne de bir aileleri var. Tüm bu sıkıntılarla birlikte sığındıkları evde hiç tanımadıkları ancak birçoğuyla aynı kaderi paylaştıkları erkek arkadaşlarıyla ömür sürüyorlar. Sayıları şu an 40 civarında. Zaman zaman 80 kişinin kaldığı sığınma evinde hayat zor olduğu kadar hüzünlü ve keder yüklü geçiyor.
Şefkat-Der tarafından 2001 yılında açılan Erkek Sığınma Evi, aradan geçen zamanda yaklaşık 4 bin erkeği ağırladı. Eşinden boşanan erkeklerin yanı sıra aile içi huzursuzluktan dolayı bunalıma girip sokaklarda kalan da bu eve sığınmış. Kimsesiz yaşlıların da kalabildiği sığınma evi, cezaevinden tahliye olduktan sonra hasımlarından dolayı memleketine dönemeyenlerin de mekanı olmuş. Kamuoyunda daha çok "Eşlerinden dayak yiyen erkeklerin mekânı" olarak bilinse de aslında gerçek hiç de öyle değil. Sığınma evinde birçok Afganistanlı, Yeni Zelandalı, Nijeryalı, Kongolu, Iraklı mülteci de kalıyor.
Şefkat-Der'e sığınan bu insanların hepsinin ayrı bir hikâyesi var. Sığınma evinin en eski misafirlerinden Veysel Yaşar, epilepsi hastası. Sürekli ilaç kullanıyor. 7 yıldır kaldığı bu ev onun dünyadaki tek sığınağı. Aile içinde yaşanan bazı olumsuzluklar nedeniyle önce eşinden ayrılmış, daha sonra öz kardeşleri tarafından evinden atılmış. Bir yıl sokaklarda banklar üzerinde yatmış. Çöp kutularından ekmek alıp yemiş. Küçük yaşta evlenmiş ama bu evlilik ona mutluluk değil acı getirmiş. Sonunda sokaklara düşmüş. Aile içinde yaşanan sıkıntıyla eşinden ayrılmış ve soğuk kış akşamlarında mekânı olan sokak yaşamının sonunda Şefkat-Der'in sıcak yuvasıyla tanışmış. Bir daha da bu yuvayı hiç terk etmemiş. Yaşanan olumsuzluklara ve zorluklara rağmen bereket ayı Ramazan'da orucunu hiç aksatmıyor. Aksaraylı Ahmet Artıcı da 6 yıldır huzuru Erkek Sığınma Evi'nde bulmuş. O, sokaklarda, parklarda ve otogarlarda zor şartlar altında yaşayıp gidecek yeri olmayanlardan birisi. Neden sığınma evine düştüğünü tekrar o günleri yaşamak istemediği için anlatmaktan kaçınıyor. Yıllardır kaldığı sığınma evinde düzen ve tertibi sağlayan Ahmet Artıcı, böyle bir mekânın açılmasından duyduğu mutluluğu ifade ediyor. Sığınma evinde kalanların çoğunluğunun oruç tuttuğunu dile getiriyor. Artıcı, erkeklerin bazılarının değişik işlerde çalıştığını ancak birçoğunun işsiz olduğunu ifade ediyor.
Hayrettin Bulan: Evsiz erkeklere destek verin
Erkek Sığınma Evi'nin fikir babası Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan, erkeklerin de şiddet gördüğünü belirtiyor. Bulan, kalanların büyük çoğunluğunu ekonomik zorluklar nedeniyle psikolojik problem yaşayanların oluşturduğunu belirtiyor. Türkiye'nin her yerinden yılda 300 civarında erkeğin sığınma talebinde bulunduğunu kaydeden Bulan, yeni erkek sığınma evlerinin açılmasının şart olduğunu söylüyor. Bulan, sığınma evinde kalanların iftarlara davet edilmediğini söyleyerek, "Destek verin." çağrısında bulunuyor.
Aydın Hızlıca - Kazım Pıynar
Zaman Gazetesi 21 Eylül 2008, Pazar
Konya'da 7 yıldır hizmet veren Erkek Sığınma Evi'nde Ramazan, hüzünlü ve buruk yaşanıyor.
Eşinden, annesinden, babasından ayrı gurbet içinde gurbet yaşayanlar, akşam hüznünün çöktüğü bu evde oruçlarını açıyor. Sığınma evinde kalanların birçoğu eşini, sevdiklerini değişik nedenlerle kaybetmiş. Birçoğunun ailesi var ama yaşanan sıkıntılar sebebiyle görüşemez olmuşlar. Şimdi kapısını çalacak ne bir kardeş ne de bir aileleri var. Tüm bu sıkıntılarla birlikte sığındıkları evde hiç tanımadıkları ancak birçoğuyla aynı kaderi paylaştıkları erkek arkadaşlarıyla ömür sürüyorlar. Sayıları şu an 40 civarında. Zaman zaman 80 kişinin kaldığı sığınma evinde hayat zor olduğu kadar hüzünlü ve keder yüklü geçiyor.
Şefkat-Der tarafından 2001 yılında açılan Erkek Sığınma Evi, aradan geçen zamanda yaklaşık 4 bin erkeği ağırladı. Eşinden boşanan erkeklerin yanı sıra aile içi huzursuzluktan dolayı bunalıma girip sokaklarda kalan da bu eve sığınmış. Kimsesiz yaşlıların da kalabildiği sığınma evi, cezaevinden tahliye olduktan sonra hasımlarından dolayı memleketine dönemeyenlerin de mekanı olmuş. Kamuoyunda daha çok "Eşlerinden dayak yiyen erkeklerin mekânı" olarak bilinse de aslında gerçek hiç de öyle değil. Sığınma evinde birçok Afganistanlı, Yeni Zelandalı, Nijeryalı, Kongolu, Iraklı mülteci de kalıyor.
Şefkat-Der'e sığınan bu insanların hepsinin ayrı bir hikâyesi var. Sığınma evinin en eski misafirlerinden Veysel Yaşar, epilepsi hastası. Sürekli ilaç kullanıyor. 7 yıldır kaldığı bu ev onun dünyadaki tek sığınağı. Aile içinde yaşanan bazı olumsuzluklar nedeniyle önce eşinden ayrılmış, daha sonra öz kardeşleri tarafından evinden atılmış. Bir yıl sokaklarda banklar üzerinde yatmış. Çöp kutularından ekmek alıp yemiş. Küçük yaşta evlenmiş ama bu evlilik ona mutluluk değil acı getirmiş. Sonunda sokaklara düşmüş. Aile içinde yaşanan sıkıntıyla eşinden ayrılmış ve soğuk kış akşamlarında mekânı olan sokak yaşamının sonunda Şefkat-Der'in sıcak yuvasıyla tanışmış. Bir daha da bu yuvayı hiç terk etmemiş. Yaşanan olumsuzluklara ve zorluklara rağmen bereket ayı Ramazan'da orucunu hiç aksatmıyor. Aksaraylı Ahmet Artıcı da 6 yıldır huzuru Erkek Sığınma Evi'nde bulmuş. O, sokaklarda, parklarda ve otogarlarda zor şartlar altında yaşayıp gidecek yeri olmayanlardan birisi. Neden sığınma evine düştüğünü tekrar o günleri yaşamak istemediği için anlatmaktan kaçınıyor. Yıllardır kaldığı sığınma evinde düzen ve tertibi sağlayan Ahmet Artıcı, böyle bir mekânın açılmasından duyduğu mutluluğu ifade ediyor. Sığınma evinde kalanların çoğunluğunun oruç tuttuğunu dile getiriyor. Artıcı, erkeklerin bazılarının değişik işlerde çalıştığını ancak birçoğunun işsiz olduğunu ifade ediyor.
Hayrettin Bulan: Evsiz erkeklere destek verin
Erkek Sığınma Evi'nin fikir babası Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan, erkeklerin de şiddet gördüğünü belirtiyor. Bulan, kalanların büyük çoğunluğunu ekonomik zorluklar nedeniyle psikolojik problem yaşayanların oluşturduğunu belirtiyor. Türkiye'nin her yerinden yılda 300 civarında erkeğin sığınma talebinde bulunduğunu kaydeden Bulan, yeni erkek sığınma evlerinin açılmasının şart olduğunu söylüyor. Bulan, sığınma evinde kalanların iftarlara davet edilmediğini söyleyerek, "Destek verin." çağrısında bulunuyor.
Aydın Hızlıca - Kazım Pıynar
Zaman Gazetesi 21 Eylül 2008, Pazar
Kızı ile erkek arkadaşını bıçakladı
Kızı ile erkek arkadaşını bıçakladı
16.20 | 20.9.2008 Milliyet Gazetesi
İsmail TEMİZ/SAMSUN,(DHA)
SAMSUN’da 47 yaşındaki Arif Ç., 16 yaşındaki kızı K.Ç.’yi erkek arkadaşı 17 yaşındaki A.A ile yanyana otururken görünce çılgına döndü. Önce kızını sonra da yanındaki arkadaşını bıçaklayarak kaçtı. Ardından polis tarafından kısa sürede yakalandı. Yaralıların sağlık durumunun ise iyi olduğu belirtildi.
Olay bugün saat 14.30 sıralarında Samsun’da meydana geldi. İddiaya göre inşaat işçisi Arif Ç., kızı K.Ç.’yi erkek arkadaşı A.A. ile Sahil Yolu’nda bulunan Sevgi Gölü kenarında yanyana otururken gördü. Vatandaşlarında gözleri önünde meydana gelen olayda, Arif Ç. kızına ve yanında bulunan arkadaşına bağırarak üzerlerine yürüdü. Sonra da üzerindeki ekmek bıçağıyla kızını sol omuzu ve sol kalçasından yaraladı. Ardından da erkek arkadaşı A.A.’yı sol kalçasından bıçakladı. Korku dolu dakikaların yaşandığı olayı gören çevredeki vatandaşlar hemen polisi aradı.
Kanlar içerisinde yerde yatan gençler olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. K.Ç., Samsun Devlet Hastanesi’nde, A.A. ise özel bir hastanede tedavi altına alındı. Sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Olayı duyan aileler ise hastanelere akın etti. Çocuklarının durumları hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Bu arada olayın ardından kayıplara karışan baba Arif Ç. kısa süre sonra polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. İfadesi alınmak üzere emniyete getirilirken küfürler edip, gazetecilere saldırmak istedi. Konuyla ilgili kapsamlı soruşturma sürüyor.
16.20 | 20.9.2008 Milliyet Gazetesi
İsmail TEMİZ/SAMSUN,(DHA)
SAMSUN’da 47 yaşındaki Arif Ç., 16 yaşındaki kızı K.Ç.’yi erkek arkadaşı 17 yaşındaki A.A ile yanyana otururken görünce çılgına döndü. Önce kızını sonra da yanındaki arkadaşını bıçaklayarak kaçtı. Ardından polis tarafından kısa sürede yakalandı. Yaralıların sağlık durumunun ise iyi olduğu belirtildi.
Olay bugün saat 14.30 sıralarında Samsun’da meydana geldi. İddiaya göre inşaat işçisi Arif Ç., kızı K.Ç.’yi erkek arkadaşı A.A. ile Sahil Yolu’nda bulunan Sevgi Gölü kenarında yanyana otururken gördü. Vatandaşlarında gözleri önünde meydana gelen olayda, Arif Ç. kızına ve yanında bulunan arkadaşına bağırarak üzerlerine yürüdü. Sonra da üzerindeki ekmek bıçağıyla kızını sol omuzu ve sol kalçasından yaraladı. Ardından da erkek arkadaşı A.A.’yı sol kalçasından bıçakladı. Korku dolu dakikaların yaşandığı olayı gören çevredeki vatandaşlar hemen polisi aradı.
Kanlar içerisinde yerde yatan gençler olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. K.Ç., Samsun Devlet Hastanesi’nde, A.A. ise özel bir hastanede tedavi altına alındı. Sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Olayı duyan aileler ise hastanelere akın etti. Çocuklarının durumları hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Bu arada olayın ardından kayıplara karışan baba Arif Ç. kısa süre sonra polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. İfadesi alınmak üzere emniyete getirilirken küfürler edip, gazetecilere saldırmak istedi. Konuyla ilgili kapsamlı soruşturma sürüyor.
Mini eteği yasaklıyorlar
Mini eteği yasaklıyorlar
Hurriyet Gazetesi 20 Eylül 2008
Mini eteğin insanlar üzerindeki "kötü etkileri" gözönünde tutularak yasaklanması istendi.
Uganda Etik ve Namus Bakanı Nsaba Buturo, mini etekle dolaşan kadınlar taşıt sürücülerinin dikkatini dağıttığı ve kazalara yolaçtığı için, mini etek giyilmesinin yasaklanmasını istedi.
BBC'de yer alan habere göre Ugandalı bakan mini etek giymenin, çıplak gezmekle hemen hemen aynı şey olduğunu söyledi.
Buturo, "Mini eteğin nesi mi yanlış? Yanlış çünkü, insanlarımızın bazıları kafaca öylesine zayıf ki, mini etekli görünce kaza yapabiliyorlar." dedi.
BBC'nin Kampala'daki muhabiri Joshua Mmali, gazetecilerin Etik ve Namus Bakanının bu açıklamasını son derece komik bulduklarını kaydetti.
Bakan Buturo, mini etek giymenin ahlaksızlık olarak görülmesi ve yasalar çerçevesinde cezalandırılması gerektiğini bildirdi. Bakan, kısa etekler yüzünden istemeden dikkatleri dağılan kişilerin karşı karşıya olabilecekleri tehlikelere dikkat çekti.
Nsaba Buturo, "Çıplak bir insan görünce o insanın şeklini düşünmeye başlıyorsunuz. Ama bir yandan da araba kullanıyorsunuz. Bugünlerde, kimin anne, kimin kız olduğunu anlamak imkansızlaştı. Hepsi çıplak dolaşıyor." dedi.
Uganda Etik ve Namus Bakanına göre, uygunsuz giysiler, bugün Uganda toplumunun karşı karşıya olduğu ahlaksızlıklardan biri.
Bakan, Uganda toplumunun yüzyüze olduğu diğer sorunları, "hırsızlık ve kamu fonlarını zimmete geçirmek, hizmetleri gerektiği gibi yerine getirmemek, açgözlülük, ihanet, fahişelik, eşcinsellik ve mezhepçilik" diye sıraladı.
Bu yılın başlarında Kampala'daki Makerere Üniversitesi, kurumdaki kadınların giyimine belli kurallar getirmişti
Hurriyet Gazetesi 20 Eylül 2008
Mini eteğin insanlar üzerindeki "kötü etkileri" gözönünde tutularak yasaklanması istendi.
Uganda Etik ve Namus Bakanı Nsaba Buturo, mini etekle dolaşan kadınlar taşıt sürücülerinin dikkatini dağıttığı ve kazalara yolaçtığı için, mini etek giyilmesinin yasaklanmasını istedi.
BBC'de yer alan habere göre Ugandalı bakan mini etek giymenin, çıplak gezmekle hemen hemen aynı şey olduğunu söyledi.
Buturo, "Mini eteğin nesi mi yanlış? Yanlış çünkü, insanlarımızın bazıları kafaca öylesine zayıf ki, mini etekli görünce kaza yapabiliyorlar." dedi.
BBC'nin Kampala'daki muhabiri Joshua Mmali, gazetecilerin Etik ve Namus Bakanının bu açıklamasını son derece komik bulduklarını kaydetti.
Bakan Buturo, mini etek giymenin ahlaksızlık olarak görülmesi ve yasalar çerçevesinde cezalandırılması gerektiğini bildirdi. Bakan, kısa etekler yüzünden istemeden dikkatleri dağılan kişilerin karşı karşıya olabilecekleri tehlikelere dikkat çekti.
Nsaba Buturo, "Çıplak bir insan görünce o insanın şeklini düşünmeye başlıyorsunuz. Ama bir yandan da araba kullanıyorsunuz. Bugünlerde, kimin anne, kimin kız olduğunu anlamak imkansızlaştı. Hepsi çıplak dolaşıyor." dedi.
Uganda Etik ve Namus Bakanına göre, uygunsuz giysiler, bugün Uganda toplumunun karşı karşıya olduğu ahlaksızlıklardan biri.
Bakan, Uganda toplumunun yüzyüze olduğu diğer sorunları, "hırsızlık ve kamu fonlarını zimmete geçirmek, hizmetleri gerektiği gibi yerine getirmemek, açgözlülük, ihanet, fahişelik, eşcinsellik ve mezhepçilik" diye sıraladı.
Bu yılın başlarında Kampala'daki Makerere Üniversitesi, kurumdaki kadınların giyimine belli kurallar getirmişti
16 Eylül 2008 Salı
Yahudi şeriatı da can yakıyor
Yahudi şeriatı da can yakıyor
Radikal Gazetesi 16/09/2008
Kudüs’teki ultra Ortodoks Yahudiler, İran’ın Besiçlerini aratmıyor. Yasalar dışında kurdukları ‘iffet mangaları’yla Yahudi şeriatını kadınlara zorla dayatıyor. Elektronik alet satan mağazalar da ‘ahlak’ zaptüraptında
KUDÜS - İsrail’in ultra Ortodoks Yahudi toplumunda İran’ı aratmayan manzaralar yaşanıyor. Nasıl İran’da gönüllü milis gücü Besic terör estiriyorsa, Kudüs’te de ultra Ortodokslar yasalar dışında kurdukları ‘iffet mangaları’yla Yahudi şeriatına uymadığını düşündükleri kadınlara dehşet saçıyor.
İki hafta önce polis M’yi acımasızca döven bir ‘iffet mangası’nın iki üyesini tutukladı. Adının yazılmamasını ve sadece M diye anılmayı isteyen 28 yaşındaki kadın, yediği dayağı anlatırken titriyor. Çete üyelerinin ağzını tıkadığını, yumruklayıp tekmelediğini ve ultra Ortodoks Maalot Dafna mahallesinden taşınmazsa öldürmekle tehdit ettiğini aktarıp gözyaşları içinde soruyor: “Beni öldürmelerini kim engelleyecek?” M’nin başına bunların gelmesine komşularının Haredi (Yahudiliğin en muhafazakâr biçimi) kocasından üç yıl önce ayrılmış dul kadının ‘ahlaksız’ yaşamından yakınması yol açmış. Onlara göre ‘ahlaksız yaşam’ yakıştırması, kadınların pantolon giymesinden erkeklerle görüşmesine dek çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor. M. “Niye bana bunları yaptıklarını bilmiyorum?” diyor.
Polis Kudüs’ün ultra Ortodoks kesiminde mahallelinin ‘ahlaksız’ addettiği kıyafetler satan bir dükkânı ateşe veren bir adamı da gözaltına aldı. Şabatta sokaklarda bir kulun dolaşmadığı ve uydu alıcılarının sapkınlık kabul edildiği Haredi kalesi Mea Şerim’de ise ‘iffet mangaları’nın son hedefi elektronik alet satan mağazalar. Böyle bir mağazanın önünde broşür dağıtan bir Haredi genç, burayı evde ahlaksız filmler izlemenin yolunu açan MP4 oynatıcılar satmakla suçluyor: “Bu dükkân gençliğin ahlakını bozuyor. Bu murdar aletleri satmayana dek mücadale edeceğiz.” Korkudan soyadını vermeyen satıcı David ise, kendisinin de Ortodoks olduğunu ama haftalardır dükkân önünde gösteri yapanların terör saçtığına inandığını söylüyor: “Stoklarımızı yaktılar, hiçbir şey onları durduramıyor.”
Tişört giyen kıza asit atılmış
Mea Şerim’de haziranda üzerine asit atıldığı için hastanelik olan 14 yaşındaki kızın ‘günahı’ ise gevşek belli pantalon ve kısa kollu tişört giymek. 2006’da 50 yaşındaki Amerikan vatandaşlığı da olan bir kadın otobüste arka tarafta oturmayı reddettiği için dört erkekten kıyasıya dayak yemişti. Haredi bölgelerde ABD’de ırkçılık döneminde siyahlara yapıldığı gibi otobüslerde arka koltukların layık görüldüğü kadınlardan baş, boyun, kol ve bacakları kapalı dolaşmaları bekleniyor. Şabatı ya da cinsiyet ayrılığını uygulamayan yüzme havuzu, sinema gibi yerlere de saldırılar düzenleniyor. (afp)
Radikal Gazetesi 16/09/2008
Kudüs’teki ultra Ortodoks Yahudiler, İran’ın Besiçlerini aratmıyor. Yasalar dışında kurdukları ‘iffet mangaları’yla Yahudi şeriatını kadınlara zorla dayatıyor. Elektronik alet satan mağazalar da ‘ahlak’ zaptüraptında
KUDÜS - İsrail’in ultra Ortodoks Yahudi toplumunda İran’ı aratmayan manzaralar yaşanıyor. Nasıl İran’da gönüllü milis gücü Besic terör estiriyorsa, Kudüs’te de ultra Ortodokslar yasalar dışında kurdukları ‘iffet mangaları’yla Yahudi şeriatına uymadığını düşündükleri kadınlara dehşet saçıyor.
İki hafta önce polis M’yi acımasızca döven bir ‘iffet mangası’nın iki üyesini tutukladı. Adının yazılmamasını ve sadece M diye anılmayı isteyen 28 yaşındaki kadın, yediği dayağı anlatırken titriyor. Çete üyelerinin ağzını tıkadığını, yumruklayıp tekmelediğini ve ultra Ortodoks Maalot Dafna mahallesinden taşınmazsa öldürmekle tehdit ettiğini aktarıp gözyaşları içinde soruyor: “Beni öldürmelerini kim engelleyecek?” M’nin başına bunların gelmesine komşularının Haredi (Yahudiliğin en muhafazakâr biçimi) kocasından üç yıl önce ayrılmış dul kadının ‘ahlaksız’ yaşamından yakınması yol açmış. Onlara göre ‘ahlaksız yaşam’ yakıştırması, kadınların pantolon giymesinden erkeklerle görüşmesine dek çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor. M. “Niye bana bunları yaptıklarını bilmiyorum?” diyor.
Polis Kudüs’ün ultra Ortodoks kesiminde mahallelinin ‘ahlaksız’ addettiği kıyafetler satan bir dükkânı ateşe veren bir adamı da gözaltına aldı. Şabatta sokaklarda bir kulun dolaşmadığı ve uydu alıcılarının sapkınlık kabul edildiği Haredi kalesi Mea Şerim’de ise ‘iffet mangaları’nın son hedefi elektronik alet satan mağazalar. Böyle bir mağazanın önünde broşür dağıtan bir Haredi genç, burayı evde ahlaksız filmler izlemenin yolunu açan MP4 oynatıcılar satmakla suçluyor: “Bu dükkân gençliğin ahlakını bozuyor. Bu murdar aletleri satmayana dek mücadale edeceğiz.” Korkudan soyadını vermeyen satıcı David ise, kendisinin de Ortodoks olduğunu ama haftalardır dükkân önünde gösteri yapanların terör saçtığına inandığını söylüyor: “Stoklarımızı yaktılar, hiçbir şey onları durduramıyor.”
Tişört giyen kıza asit atılmış
Mea Şerim’de haziranda üzerine asit atıldığı için hastanelik olan 14 yaşındaki kızın ‘günahı’ ise gevşek belli pantalon ve kısa kollu tişört giymek. 2006’da 50 yaşındaki Amerikan vatandaşlığı da olan bir kadın otobüste arka tarafta oturmayı reddettiği için dört erkekten kıyasıya dayak yemişti. Haredi bölgelerde ABD’de ırkçılık döneminde siyahlara yapıldığı gibi otobüslerde arka koltukların layık görüldüğü kadınlardan baş, boyun, kol ve bacakları kapalı dolaşmaları bekleniyor. Şabatı ya da cinsiyet ayrılığını uygulamayan yüzme havuzu, sinema gibi yerlere de saldırılar düzenleniyor. (afp)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)