AMORAL.MLL.FI.

19 Ağustos 2008 Salı

Kadın çağdaşlık ve uygarlığın anahtarıdır (Fetvaya dayalı yaşam kadını toplum dışına iter)

Güngör UrasOlayların içinden

Kadın çağdaşlık ve uygarlığın anahtarıdır (Fetvaya dayalı yaşam kadını toplum dışına iter)

Çağdaş bir yaşam özlemi içinde olan ülkemiz insanının (özellikle kadınlarımızın ve kızlarımızın) yaşamını “şeriat hukuku”ndan esintilerle “sınırlamaya yönelik çabalar” giderek artıyor.
Şeriat hukukunun uygulanması fetvalarla oluşur. Günümüzde Türk kadınlarının yaşam biçimini şeriata göre biçimlendirme çabalarının büyük bölümü de Osmanlı dönemindeki fetvalara dayanıyor. Osmanlı dönemindeki fetvaların Osmanlı’da günlük yaşamı ne hale getirdiğini, kadınları yaşam dışına nasıl ittiğini öğrenebilmek için, fetvaları okumak öğrenmek gerekir.
Cahit Kayra, fetvalara dayalı bir yaşamın nasıl bir yaşam olduğunu anlatabilmek için 1872 yılında İstanbul’da basılan “Behçet-ül Fetâvi” adlı eserden seçmeler yaptı. (”Osmanlı’da Fetvalar ve Günlük Yaşam”, Boyut Kitapları, Haziran 2008, 136 sayfa).
Fetvalar, Müslümanların, yaşamlarıyla ilgili konularda, müftülerin, kadıların ve din adamlarının “İslam hukuku”nu kendilerine göre değerlendirerek” yaptıkları yorumlar, verdikleri kararlar ve getirdikleri kısıtlamalardır.

Fetvalarda kadın horlanmıştır
Fetvalar genelde soru/cevap şeklinde olmakta, benzer olaylarda farklı kişilerce verilen fetvalar birbirine benzememektedir. Çünkü fetvaların dayanağı yazılı bir İslam hukukunun sistematiği yoktur.
Fetvaların bir bölümü Arapçadan çevrilmiştir. Osmanlı fetva kaynakları Arap kültüründen kaynaklanmıştır. Din konusunda çalışan ilmiye sınıfının halkın bilmediği bir dili kullanarak
bir yanda kendilerini farklı konuma oturtmaları, öte yanda, söylediklerinin ve yazdıklarının eleştirisinin önünü kapatmaları yaygın bir uygulamadır. Osmanlı müftülerinin ise fetvalarıyla Arap yaşam biçimini Osmanlı yaşamında hâkim kılma, Arap örf ve âdetlerini Osmanlı'ya yansıtma çabaları dikkat çekmektedir.
Cahit Kayra’nın kitabında yer alan örnek fetvalardan da anlaşılacağı gibi, fetvaların çoğu kadın ve cariye üzerinedir. Osmanlı’da esir ticareti (cariyelik) 1856 yılında çıkarılmış bir fermanla yasaklanmış ise de 1800’lü yılların sonuna kadar cariyeler Osmanlı yaşamının bir parçası olmuştur.

Fetvalarda erkek egemendir
Cahit Kayra diyor ki, ”Fetvalarda dikkati çeken, günlük hayatı kısıtlayan yasakların bolluğudur. Hurafelere açık olan zihniyet, inanç konusunda tartışmayı, insanların akıllarını kullanmasını kabul etmez. Bunlara uymayanlara derhal ölüm cezası verilir. Fetvalara göre kadın bir maldır. Şeriata göre, kadın aklen ve dinen eksik yaratılmıştır. Alınır, satılır, dövülür, boşanır, sokağa atılır, hatta öldürülür. Fakat garip bir çelişki olarak, cariyeler bir yanda alınıp satılırken, rahat ve açık giyinmek, sokağa çıkmak gibi konularda kadınlardan daha özgürdür... Güçlünün güçsüzü sömürmesi fetvalarda açıklıkla görülmektedir. Güçlü erkektir. Güçsüz ise hür veya cariye kadındır.”
Sayın okuyucularım, Atatürk devrimlerinden bu yana cumhuriyet Türkiye’sinde kadın, çağdaşlık ve uygarlık anahtarıdır. Kadın-erkek eşitliği esastır. Kızlarımızın daha iyi yetişmesini, kadınlarımızın her bakımdan güçlü olmasını istiyoruz. Dine saygı tartışılamaz. Fakat yanlış veya hatalı yorumlarla kızlarımızın kadınlarımızın cahil kalmasını, toplum dışına itilmesini, ezilmesini kabul etmemiz imkânsızdır.
Cahit Kayra’nın kitabını okuyunuz. Bugün tekrar yaşama geçirilmesine çalışılan yanlış veya hatalı fetvalardan kaynaklanan yorumların genelde toplumu, özelde kadınlarımızı nasıl kötü duruma ittiğini görünüz.

Hiç yorum yok: