AMORAL.MLL.FI.

10 Haziran 2008 Salı

Diyanet'ten müthiş açıklamalar

Diyanet'ten müthiş açıklamalar

10 Haziran 2008

A.A

Diyanet'ten müthiş açıklamalar
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Şevki Aydın, "Kadınların eğitimini ihmal ettik. Kadın gibi çok önemli bir eğiticiyi varlığından habersiz olacak kadar cehaletin karanlığına gömdük. Eğitimcisini ihmal eden bir toplum; iyi insan, iyi kadın, iyi erkek de yetiştiremez. Nitekim bu toplum iyi erkek de yetiştiremiyor" dedi.

Aydın, “cehaletle savaşmayı gündeminin ilk sıralarına almış bir dinin mensuplarının bugün cahil ve eğitimsiz” olduklarını belirtti.

Aydın, “Kız çocuklarının eğitim görmemesinin altında çok sakat, yanlış bir din anlayışının yattığını” ifade ederek, “Kadın gibi çok önemli bir eğiticiyi varlığından habersiz olacak kadar cehaletin karanlığına gömdük. Bugün toplumdaki sorunların temelinde yatan en önemli nedenlerden birisi bu” dedi.

Aydın, yaptığı açıklamada, Kur'an kurslarındaki eğitim anlayışının, çağdaş eğitim anlayışı çerçevesinde şekillendirilmesine ilişkin çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Yaz Kur'an kurslarının bu yıldan itibaren 3'er haftalık dönemler halinde, kur sistemi çerçevesinde yapılacağını kaydeden Aydın, “Kur'an kursu hizmetleri o kadar nitelikli olacak ki, ateist olanlar da dahil bu toplumda yaşayan her kesimden insan 'iyi ki bu ülkede Kur'an kursu var' diyecek” diye konuştu.

Kurslarda kalıp bilgileri ezberletmekten çıkıp, anlamlı öğrenmeyi gerçekleştirecek bir din eğitimi anlayışını hakim kılmayı amaçladıklarını ifade eden Aydın, bu nedenle ilk olarak Kur'an kursu öğreticilerine yönelik eğitim çalışmaları başlattıklarını anlattı.

Diyanet'in, bu yeni eğitim anlayışına uygun eğitim setleri hazırladığını bildiren Aydın, “Sloganımız 'bir Kur'an kursu, öğreticisi kadar kaliteli olabilir'... O yüzden çalışmalarımızı imamlarımızın, Kur'an Kursu öğreticilerimizin formasyonunu geliştirmeye dönük yapıyoruz” dedi.

Özel eğitim alan bir ekip tarafından Kur'an kurslarındaki yeni eğitim anlayışını, kur sistemini, Diyanet'in eğitim felsefesini içeren ve uygulanmasına ilişkin bilgilerin yer aldığı CD'ler hazırladıklarını belirten Aydın, kurs öğreticilerine Başkent'te, yeni eğitim sistemi hakkında bilgiler verdiklerini kaydetti.

Yeni dönem yaz kurslarını 3'er haftalık 3 dönem şeklinde oluşturacaklarını belirten Aydın, şöyle konuştu:

“Böylece vatandaş çocuğunu dönemlerden hangisine göndermeye müsaitse, ona gönderebilecek. Kurslarda kurlar da olacak. Çocuklar, seviyelerine hangi kur uygunsa o kura kayıt olabilecek. Çocukların dinden bıkmadan, sıkılmadan, eğlenerek haberdar olmalarını istiyoruz. Amacımız, bu çağın Kur'an kursunu inşa etmek. Bu çağın medeni dindarını yetiştirecek Kur'an kursu... Dini kuralları ezberleyen bir birey değil de din üzerinde düşünen, dini bilgiyi sorgulayan, onu anlamlandırmaya çalışan bir birey yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu Kur'an kursu hizmetleri, o kadar nitelikli olacak ki, ateist olanlar da dahil bu toplumda yaşayan her kesimden insan 'iyi ki bu ülkede Kur'an kursu var' diyecek. Artık dikte edici, ezberletici bir din eğitiminin bizim Kur'an kurslarında yer almasını istemiyoruz.”

“KADIN SORUNLARI İSLAM'IN TEMEL DEĞERLERİYLE ÇELİŞİYOR”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hizmetlerini toplumsal sorunlara göre oluşturmayı ilke edindiklerini anlatan Aydın, bu çerçevede ülke genelindeki eğitim program ve projelerini desteklediklerini belirtti.

Türkiye'de çok ciddi bir kadın sorunu olduğuna dikkati çeken Aydın, bu sorun karşısında da Diyanet'in duyarsız kalamayacağını söyledi. Kadın sorunu başlığı altında Türkiye'deki sorunların aslında İslam Dini'nin de temel değerleriyle çeliştiğini vurgulayan Aydın, bu nedenle kadın sorununa çok yönlü bakarak, nasıl çözülebileceği üzerine hizmetler üretmeye çalıştıklarını anlattı.

Eğitim açısından Türkiye'deki kadınların durumuna bakıldığında ciddi sıkıntılar olduğunu ifade eden Aydın, “Bunu dinimizin onaylaması mümkün değil. Cehaletle savaşmayı gündeminin ilk sıralarına almış bir dinin mensupları bugün cahil, eğitimsiz. Onun için biz bu milli sorunun çözümünde din kurumu olarak Diyanet'in önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu nedenle Türkiye'deki okuma yazma seferberliklerini gönülden destekliyoruz” diye konuştu.

Din görevlilerinin “çok az maaşlarıyla kız çocuklarının okuması için burs verdiklerini” anlatan Aydın, burslarla imamların topluma örnek olmaya çalıştıklarını ve verilen bursların birer sembol olduğunu kaydetti. İmamların bu burslarla “eğitim sorunu, din adına bizim savaşmamız gereken bir sorundur. Biz bunu yapıyoruz” diye mesaj verdiklerini ifade eden Aydın, 2006 yılında kız çocukları okulsuz kalmasın kampanyası kapsamında din personelinin 9 ay süreyle 40'ar YTL burs verdiklerini, böylece 2008 eğitim-öğretim dönemi sonuna kadar toplam 2 bin 309 kız çocuğunun eğitim almasına katkı sağladıklarını kaydetti.

MÜFTÜLERİN GÜCÜ...

Kadın sorunun arkasında yatan yanlış zihniyetle din adına mücadele etmeyi önemsediklerini vurgulayan Aydın, “Kız çocuklarının eğitim görmemesinin altında çok sakat, yanlış bir din anlayışı yatıyor. Her ne kadar doğrudan dinle bunun ilgisi olmasa da bunu böyle uygulayanlarının bilinçaltında yanlış din algılayışı da var” diye konuştu. Aydın, bu sorunun çözümü için müftülürden özel programlar hazırlanmasını ve devletin diğer kurumlarıyla iş birliği yapılmasını istediklerini vurguladı.
Bir ilde Haydi Kızlar Okula Kampanyası çerçevesinde valiliğin faaliyetlerde bulunduğunu ancak bir sonuç alınamadığını anlatan Aydın, müftünün gidip halkla bir konuşma yapması üzerine ildeki kızların yüzde 75'inin okula kayıt olduğunu kaydetti.

“KADINI CEHALETİN KARANLIĞINA GÖMDÜK”

Ailelerin kız çocuğunu okutmama gerekçesi olarak kendince ahlaki bir takım argümanlar öne sürdüklerini ve bunları kendi din ahlakıyla temellendirmeye çalıştıklarına işaret eden Aydın, “Ama bu düşünceleri Kur'an'a, sünnete dayandırmak mümkün değil. İslam, bu konuda kadın ve erkek her Müslüman'ın 'beşikten mezara kadar ilim talep etmesi'ni görev olarak addediyor” dedi.

Türkiye'deki cinsiyet kültürünün sorgulanması gerektiğine de dikkati çeken Aydın, “Cinsiyet kültürümüz dini değerlerimizden çok uzaklaşmış durumda. Biz de faaliyetlerimizde kadının da erkek gibi insan olduğunu, aralarında fark olmadığını, dolayısıyla her iki cinsin de eğitiminde fark olamayacağını anlatıyoruz” dedi. Aydın, şöyle devam etti:

“Kadın gibi çok önemli bir eğiticiyi varlığından habersiz olacak kadar cehaletin karanlığına gömdük. Bugün toplumdaki sorunların temelinde yatan en önemli nedenlerden birisi bu. Kadınını, annesini yani en önemli eğitimcisini ihmal eden bir toplum iyi erkek de yetiştiremez. Nitekim bu toplum iyi erkek de yetiştiremiyor. Kadınını ihmal ederek, iyi erkek yetiştireceğini düşünmek savunulacak hiçbir yönü olmayan bir kanaattir. Biz, bu ülkede iyi insan yetiştirmek istiyorsak kadın, erkek ayırmadan herkesin beynini kafasını, kalbini geliştirmesini sağlayacak bir ortamı hazırlamalıyız.”

Diyanet olarak, hizmetlerinde bu sorunu gözettiklerini, Kur'an kurslarının kadınların eğitiminde önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Aydın, kurslara katılanların yüzde 90'dan fazlasını kadınların oluşturduğunu anlattı. Aydın, “Bu çok sevindirici. Çünkü kadın sorunuyla celalleşen bir ülkede, kadınların evde oturmak yerine Kur'an kurslarına gelip eğitim görmesi çok önemli” dedi.

Aydın, Kur'an kursları çerçevesinde halk eğitim merkezleriyle birlikte okuma-yazma kursları düzenlediklerini bildirdi.


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9141016.asp?gid=229&sz=96331

"kendisini aldattığı gerekçesiyle bıçaklayarak öldürdüğünü"

Aile, kızlarının katili türkücü sanıktan tazminat istedi

2007 yılında "Zeyno" isimli bir albüm çıkartan 37 yaşındaki Korkmaz ilk ifadesinde, bir süredir birlikte yaşadığını iddia ettiği kız arkadaşını, "kendisini aldattığı gerekçesiyle bıçaklayarak öldürdüğünü" söylemişti.

Hayati ARIGAN SABAH
Ferhat Korkmaz'ın öldürdüğü kızın ailesi Zichnep Bakkal'la sevgili olduklarını öne süren sanıktan tazminat istiyor..
İstanbul Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim Bölümü öğrencisi Türk asıllı Yunan vatandaşı Zichnep Bakkal, 10 Mart 2008 günü, barlarda türkü söyleyen Ferhat Korkmaz'ın evinde 16 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş halde bulundu. Korkmaz olaydan bir kaç saat sonra polise teslim olarak cinayeti işlediğini itiraf etti.

'PLATONİK SAPLANTI'
Yunanistan'da yaşayan Bakkal ailesi kızlarının hunharca öldürüldüğü haberiyle yıkıldı. Kızlarının Korkmaz'ın hiçbir zaman sevgilisi olmadığını belirten aile, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği aracılığıyla yaptığı açıklamada, katilin, kızlarına karşı "platonik saplantısı" olduğunu anlattı. Genç kızın etrafındaki herkesin, Ferhat Korkmaz'ın kızlarına karşı olan saplantısını bildiğini belirten aile, "Zichnep defalarca, adı geçen şahsa böyle bir ilişkileri olamayacağını ifade etmiş ve bu yönde kendisine en ufak bir umut vermemiştir. Ayrıca beraber yaşadıkları kesinlikle yalandır. Zichnep ablası ile birlikte yaşamaktaydı" dedi. Yunanistan'da yaşayan baba Ali Bakkal ve anne Chatitze Bakkal, avukatları avukatları Vildan Umut aracılığıyla kızlarının katiline 50 bin YTL'lik maddi ve manevi tazminat davası açtı. Dava önümüzdeki günlerde Beyoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülecek.

ADINA TÜRKÜ YAZMIŞTI
2007 yılında "Zeyno" isimli bir albüm çıkartan 37 yaşındaki Korkmaz ilk ifadesinde, bir süredir birlikte yaşadığını iddia ettiği kız arkadaşını, "kendisini aldattığı gerekçesiyle bıçaklayarak öldürdüğünü" söylemişti.
Korkmaz'ın genç kız için türkü de yazdığı ileri sürülmüştü. Türküde yer alan "Sen gayrı dünya bana dar gelir Zeyno/ Dar gelirse bil ki ecel tez gelir Zeyno" dizeleri, Korkmaz'ın işlediği cinayete "gönderme" olarak yorumlanmıştı.

Abla-yeğene kot dayağı

Abla-yeğene kot dayağı

10 Haziran 2008



Abla-yeğene kot dayağı
Şanlıurfa’da, 31 yaşındaki İzzet Salman, kot pantolon giyen yeğeni 17 yaşındaki E. ile giymesine izin veren ablası 35 yaşındaki Semira Tokçam’ı döverek hastanelik etti.

Ceylanpınar’a bağlı Evrenpaşa Köyü’nde çiftçilik yapan İzzet Salman, iddiaya göre komşularının ve arkadaşlarının "Emine köy yerinde kot pantolon giymeye utanmıyor mu" sözleri üzerine öfkelendi. Ablası Semira Tokçam’ın evine giden İzzet Salman, yeğeni E’yi yanına çağırıp "Bir daha kot pantolon giymeyeceksin. Senin yüzünden el áleme rezil oldum" dedi. Bunun üzerine genç kız dayısına, "İstediğimi giyerim, kimse karışamaz" diye karşılık verdi.

Yeğeninin sözlerine öfkelenen Salman, E’yi dövmeye başladı. Kızının dövülmesine engel olmak için araya giren Semira Tokçam da "Hem kızına kot pantolon giydiriyorsun, hem de bana tepki gösteriyorsun" diyen kardeşinin darbelerine maruz kaldı. Ablası ve yeğenini döven İzzet Salman, gürültü üzerine eve gelen komşular tarafından durduruldu. Gözleri şişen ve vücutlarında morluklar oluşan anne-kız götürüldükleri Ceylanpınar Devlet Hastanesi’nde tedavilerinin ardından taburcu edilirken kaçan İzzet Salman’ın yakalanması için çalışma başlatıldı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9139469.asp?gid=229&sz=50541