AMORAL.MLL.FI.

24 Mayıs 2008 Cumartesi

Herkes herkese baskı yapıyor (Prof. Şerif Mardin)

Herkes herkese baskı yapıyor
Prof. Şerif Mardin, ilk kez VATAN’da ortaya attığı ’Mahalle Baskısı’kavramını bir yıl sonra bir konferansta değerlendirdi.

Emre ÖZTÜRK / HABER MERKEZİ


Mardin, Türkiye’de her kesimin birbirini gözlediğini ve birbiri üzerinde baskı kurduğunu söyledi

Sosyal Sorunları Araştırma ve Çözüm Derneği’nin (SORAR) düzenlediği ’Türkiye Tartışıyor, Mahalle Baskısı’adlı konferansa katılan Prof. Dr. Şerif Mardin, bir yıl önce kullandığı bu kavramla ne demek istediğini anlattı. Prof. Dr. Mardin, “Mahalle baskısı, kendi kendine işleyen ve bir siyasi partinin kontrol edemeyeceği yapılandırma biçimdir” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Binnaz Toprak, Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Ali Yaşar Sarıbay, Koç Üniversitesi’nden Prof. Fuat Keyman, Muğla Üniversitesi’nden Doç. Nejdet Subaşı, ve Dr. Hidayet Şefkatli Subaşı’nın da katıldığı konferansa bir sunuşla katılan Mardin, son bir yıl içinde “mahalle baskısı” kavramının bu denli çok kullanılmasına ve çok tutulmasına şaşardığını söyledi. İşte Mardin’in “mahalle baskısı” üzerine anlattıkları:

BENİ RAHATSIZ ETTİ: Mahalle baskısı bir teşkilatlanma şeklidir ve zamanla değişen bir olgudur. AKP’ye kuşkuyla bakan kesimlerin bu kavramı slogan haline getirerek kullanması beni rahatsız etti. Mahalle, Osmanlı’da ciddi anlamda hukuksal statülerle tanımlanmış bir mekandır. Kişilerden oluşur ve kişilerin toplamıyla kendi hayatı ve yaşayışı olan bir alana dönüşür. Mahallelerin içerisinde insanların paylaştığı değerler vardır. Ancak bu değerler nasıl insanlar tarafından bir bütüne dönüştürülür sorusu önemlidir. Mahalle baskısı kendi kendine işleyen ve bir siyasi partinin kontrol edemeyeceği yapılandırma biçimdir.

HALKÇI ÖĞRETMEN: Bir topluluk meydana gelirken özel bir değer gerekiyor. Bu da ’İyi, doğru ve güzel olan’dediğimiz değerlerdir. Bu değerler olmazsa kolektif bir toplum oluşamaz. İşte Cumhuriyet inşa edilirken bu özel değerlere ilişkin derin bir tanım ortaya koyamadık. Osmanlı’da mahalleler belliydi. Cami, imam, Kuran, tekke, külliye ve esnaf gibi bir çok birim bir arada idi. Bu klasik mahallenin yerine Cumhuriyet modern belediyeleri koyarak rakip oldu. Bu rakip içerisinde öğretmen, okul, ders kitapları ve öğrenci gibi unsurlar barındırıyordu. 1950’den beri bu rekabette cumhuriyetçi ve halkçı öğretmen geride kaldı. Oysa Avrupa’da modern cumhuriyetlerde ’İyi, güzel ve doğru olan’hakkında çok araştırmalar yapıldı. Bizde bu kadar derin araştırmalar yok. Bu sebepten biz cumhuriyetimizi bakma ve görme üzerine kurduk.

BAKMA VE GÖRME: Bakma ve görme yani “bakış” tek başına zaten bir baskı unsurudur. Öğretmen rekabeti kaybedince geleneksel İslami düşünce tarzı devreye girer ki bu düşünce her zaman sabit değildir. Günümüzde de İslami kesim artık kendi okumuş, zengin ve hatta modern orta sınıfını yaratmıştır. Klasik İslami bakışta en önemli unsur temelinde, kadın-erkek ayrımının olduğu bakışlarla baskı kurma eylemidir.

HERKES HERKESİ GÖZLÜYOR: İnsanlar birbirlerine bakarak baskı oluşturuyor. Bu özellikle Türkiye’de çok sık rastlanan bir durum. Türkiye’de bu baskıyı sadece klasik mahalleler yapmaz. Herkes herkesi gözlüyor. Devlet de ’Mahalle birbirini gözetliyor’diye vatandaşını gözetliyor. Erbakan’ın sarı kravat giymesinden, bazı kadınların sürekli modayı takip etmesine kadar bir çok örnekle bu durumu açıklayabiliriz.

‘Mahalle baskısı’ 1 yaşında

Prof.Dr. Şerif Mardin geçen yıl Vatan Kitap için Ruşen Çakır’a verdiği mülakatta “Mahalle baskısı” kavramını ortaya atmıştı. Bu kavram birden bire Türkiye’nin gündemine oturdu ve her kesim kavramı kendi açısından yorumladı. SORAR’ın organizasyonunda, birinci yıl dönümünde ’mahalle baskısı’kavramını Şerif Mardin ve akademisyenler tartıştı.

Ulemayı sildik

Şerİf Mardin, sunuşunda Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtlarken mahalle kavramındaki dönüşümü de anlattı: Cumhuriyet klasik mahalle yerine belediyeleri yarattı ancak belediyeler de hiçbir zaman kendilerini geleneksel değerlerden ayıramadı. Örnek olarak belediyelerin “gözle” baskı kurmalarına içki içilen yerleri gözden uzak yerlere aldırmak istemesini gösterebiliriz. Klasik mahalleler, Cumhuriyet mahallelerinden farklı olarak “iyi, doğru, güzel” gibi değerlerin nasıl kullanılacağını da biliyordu.
İslamiyet’te eskiden ince düşünen ulemalar vardı. Biz bu insanları sildik. Şimdi binlerce insan ben İslamı biliyorum diye geziyor. Politikacılar her konu hakkında konuşuyor. Politika ince fikirlerin geliştirilmesi için iyi bir yer değildir ve kariyerini politikada yapan insanlar basit insanlardır.

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Herkes_herkese_baski_yapiyor_180150_1&tarih=24.05.2008&Newsid=180150&Categoryid=1

Çifte cinayetin nedeni çifte aşk

Çifte cinayetin nedeni çifte aşk

24 Mayıs 2008

Fatih KARAÇALI/DHA

Çifte cinayetin nedeni çifte aşk
Boğazları kesilerek öldürülen bar işletmecisi ile konsomatris sevgilisinin katil zanlısı cinayetten 50 gün sonra yakalandı.

ADANA’da nisan ayında evlerinde öldürülen bar işletmecisi Tümer Güler (26) ile konsomatris sevgilisi Banu Sabah’ın (27) katil zanlısı Bedir Osman Yücel (27), çifte cinayeti itiraf etti. 50 gün sonra yakalanan Yücel, "Banu’yla çalıştığı barda tanıştım. Para karşılığı birlikte olduk. İlk kez bir kadınla beraber olmuştum. ’Gel’ dediği zaman evine gidiyordum. Bana áşık olduğunu söylüyordu ama beni aldatıyormuş" dedi. Olay günü de telefon açtığını, ancak Banu Sabah’ın "Uygun değilim, gelme" demesi üzerine şüphelenip evine gittiğini söyleyen Yücel, cinayeti şöyle anlattı: "İçeride tanımadığım bir erkek vardı. Beni görünce, Banu’ya ’Kim lan bu?’ diyerek tokat attı. Üzerine yürüdüm. Boğuşmaya başladık. Elindeki bıçağı aldım, rastgele sapladım. Bıçağı Tümer’e kaç kez sapladığımı hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde, Banu şoktaydı. Kapıdan çıkacağım zaman, arkamda tanık bırakmamak için onu da öldürdüm." Yücel, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9012872.asp

Kadınlara çokeşlilik terbiyesi

Kadınlara çokeşlilik terbiyesi




Kadınlara çokeşlilik terbiyesi
Malezyalı bir milletvekili, mecliste yaptığı konuşmada, "Eğer kadınlara çokeşliliği kabullenmeyi öğretirsek, evliliklerde daha az sorun yaşanır ve boşanma oranı düşer.

Bu konuda kampanya başlatalım" dedi. Çok eşliliği erkekler için yasal bir hak olarak tanıyan "ılımlı İslam" ülkesi Malezya, şimdi İbrahim Ali’nin sözlerini tartışıyor.

MALEZYA’da muhalefetin başlattığı kadın hakları tartışması büyüyor. Muhalif vekillerden Füziye Salih, ülkedeki şeriat mahkemelerinde, yargıçların evlilikle ilgili sorunlarda sürekli kadınları haksız bulmasını gündeme getirmişti. "Şeriat mahkemeleri danışma amacıyla gelen kadınlara akıl veriyor. Her defasında suçlanan kadın oluyor" diyen Salih, "Bir aile meselesiyse, kadına sabırlı olması gerektiği söyleniyor. Eğer dayak yiyorsa, yine ’sabredeceksin’ deniyor" ifadesini kullanmıştı.

Eğlence istiyormuş

Kadın hakları örgütlerinin artan şikayetleri üzerine tartışma meclise taşındı. Bağımsız milletvekili İbrahim Ali ilginç bir "çözüm önerisi" sundu. Evlilikle ilgili sorunların "kadınların çokeşliliği kabullenmemesinden" kaynaklandığını ileri süren Ali, "Bunu önlemek için kadınlara yönelik bir eğitim kampanyası başlatmaya ne dersiniz" diye sordu. Bir Malay Müslümanı olan İbrahim, "Kadınlar, hamile kaldıklarında ve 50’li yaşlara gelip ’sorunlar’ yaşamaya başladıklarında da, erkeklerin hala ’eğlence’ isteyebileceğini anlamıyorlar" dedi.

Dörde kadar izin

İslamcılığın en baskın olduğu eyalet olan ve şeriatla yönetilen Kelantan’dan milletvekili seçilen İbrahim Ali, iktidardaki Malezya İslami Partisi’nin (PAS) davetine rağmen bağımsız kalmayı seçmişti. Daha önce milliyetçi tutumuyla iktidarın büyük ortağı olan Birleşik Malay Ulusal Örgütü saflarında yer alan İbrahim Ali, "Bağımsız bir vekil olsam da, halkım ve İslam için hizmet verip mücadele edebilirim" demişti.

İslam’ı resmi din olarak kabul eden ve 27 milyonluk nüfusunun yüzde 60’ı bu dine mensup olan Malezya’da, sadece Müslüman erkeklerin dört eşle evlenmesine izin veriliyor. Ülkede aktivistler ve kadın hakları örgütleri, İslam’ın ilk döneminde dul ve yetimlerin korunması amacıyla verilen çok eşlilik izninin, asıl amacından saptırıldığını öne sürüyor.


http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9012893.asp