AMORAL.MLL.FI.

12 Mart 2008 Çarşamba

DOĞU KADINLARI KOCA-ŞİDDET

DOĞU KADINLARI KOCA-ŞİDDET
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma, evli kadınları cezalandırmak için kocaları ve akrabaları tarafından kullanılan korkunç yöntemleri ortaya koydu. Araştırma raporunda, "burun ve parmak kesme, saç kazıma, cinsel organ dağlama, aç bırakma, duyu organlarına kezzap damlatma", yaygın "ceza yöntemleri" olarak sıralandı.

Diyarbakır Kadın Merkezi (KA - MER) tarafından Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da 13 bin 673 kadın arasında, evlilik kurumuna ilişkin araştırma yapıldı. Araştırma sonrası yapılan görüşmeler ve 2004'te KA - MER'e başvurular değerlendirilerek rapor oluşturuldu. Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Batman, Bingöl, Hakkâri, Van, Siirt ve Kars'ı kapsayan çalışmada, KA - MER ile bölgedeki dadın dayanışma merkezleri görev yaptı.

"Erkeğin tüm birinci derecedeki akrabalarının kadın üzerinde söz sahibi olduğu"nu belirleyen araştırmanın raporunda, korkunç "cezalar" şöyle anlatıldı:

Kuma istemeyene ceza
"Kadınlar, radyodan şarkı isteme, sinemaya gitme, izinsiz dışarı çıkma, eve geç gelme, kuma kabul etmeme gibi basit nedenlerden dolayı da şiddete maruz kalmaktadır.

Kocasına ve kocasının ailesine karşı çıkan kadınlar, burnu ve parmağı kesilerek cezalandırılabiliyor. Saç kazıma, cinsel organ dağlama, aç bırakma, duyu organlarına kezzap damlatma da yaygın. Kadınlar, sosyal hayattan uzaklaştırılıyor, diğer kadınlara gözdağı veriliyor."

Mağdurlarla görüşüldü
Rapor, KA - MER temsilcisi Özlem Öztürk tarafından, Türkiye'nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) uyarınca oluşturulan Türkiye Yürütme Kurulu'na sunuldu. Öztürk, şu bilgileri verdi: "Bize gelen şiddete maruz kalmış kadınlarla görüştük. Eğitim durumlarına, ne zaman ve nasıl evlendirildiklerine ilişkin sorular sorduk. İstatistikleri rapor haline getirdik... Başvuranlara psikolojik destek de sağladık."

Saçı kazınan 'damgalanıyor'

"Saç kazıma" cezası, özellikle köylerde yaygın. Gerdek gecesi bakire olmadığı ortaya çıkan kadın, saçları kazıtılarak baba evine gönderiliyor. Bu uygulamayla, saçlarının kazılmış olduğu görünen kızın bakire olmadığı herkes tarafından anlaşılıyor. Bu gelenek, töre cinayetlerine de zemin hazırlayabiliyor. Ailelerinin istemediği bir ilişki yaşayan ya da izinsiz dışarı çıkan kadınlar da bu şekilde cezalandırılabiliyor.

Cinsel organı dağlanıyor sesi çıkmıyor

KA - MER temsilcisi Özlem Öztürk, şiddete maruz kalanların birçoğunun yeniden şiddet görme korkusundan şikâyetçi olamadığını ifade etti. "Kocasına karşı çıktığı için burnu kesilen ve kendilerine başvuran bir kadının ağzına ve burnuna tülbent sararak konuştuğunu" anlatan Öztürk, tedavi edilen bazı kadınların da kocalarıyla tekrar bir araya geldiğine dikkat çekti. Öztürk, "Bunlar Doğu ve Güneydoğu gerçekleri. Kadınların birçoğu haklarından habersiz. Hakkında dedikodu çıkan kadının cinsel organı dağlanıyor. Kadın, sesini çıkarmadan hayatına devam ediyor" dedi.

Haklarını bile öğrenemiyorlar

RAPORA göre, bölgede kadınların yüzde 16.09'u 10 - 14 yaş, yüzde 64.69'u 15 - 19 yaş, yüzde 16.74'ü 20 - 24 yaş, yüzde 2.02'si 25 - 29 yaş, yüzde 0.35'i 30 - 34 yaş arasında evlendiriliyor. Araştırmaya katılan kadınların 5 bin 602'si akrabalarıyla evlendirilmiş. Araştırmaya katılanların yüzde 40'ı okuma - yazma bilmiyor. Yüzde 30'unun anadili Türkçe, yüzde 3.1'inin Arapça, yaklaşık yüzde 65'inin de Kürtçe konuştuğu ifade edildi. Raporda, "Kadınlar dil problemi nedeniyle haklarını öğrenemiyor. Yüzde 10'u eğitim durumundan utandığı için bilgi vermek istemiyor" denildi.

Akkoç: Modern çağın kahramanı

ARAŞTIRMAYI yapan KA - MER'in başkanı Nebahat Akkoç, 2003 yılında Amerikan Time dergisi tarafından "Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinde yaşayan modern çağın kahramanları" arasında sayıldı. 38 kişiyi seçen Time, 1997'de KA - MER'i kuran ilkokul öğretmeni Akkoç'un Anadolu'da aile içi şiddete maruz kalan Türk kadınlarının haklarını savunmak için verdiği mücadeleye dikkat çekmişti.

Kadına şiddet meşru görülüyor

Van Kadın Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zozan Özgökçe, bölgedeki kadınlarda halen 'Eş ve Babadır, Döver' düşüncesinin hakim olduğunu belirterek, şiddet görenin de uygulayan kadar bunu kabullendiğini vurguladı.

Şiddet yüzde 90 Bölgede, aile içi şiddetin halen yüzde 90 seviyelerinde olduğunu kaydeden Özgökçe, kadınların psikolojik, ekonomik ve sözlü şiddetin farkında olmadıklarını kaydetti. Yapılan ikinci evliliklerde ise kuma olarak getirilen kadına daha fazla ilgi gösterildiğini ve bu durumun da birinci eşi hırçınlaştırdığını vurgulayan Özgökçe, derneğe müracaat edenlerin yüzde 80'inin ikinci bir eş olarak veya 'Berdel' diye bilinen yöntemle evlilik yapmış kişiler olduğunu söyledi. Meşru görülüyor Özgökçe, "Bölgede aile içi şiddetin yüzde 90 seviyesinde olmasına karşın, 'Eş ve Babadır, Döver' düşüncesi, uygulanan ekonomik, sözlü ve psikolojik şiddetin hak ihlali olduğunun bilinmemesi yüzünden derneğimize müracaat edenlerin sayısı beklenin çok altındadır. Yalnız, yapılan ikinci evlilikte kuma olarak getirilen kadınlar, daha fazla sevildiği için, hırçınlaşan diğer eş tarafından çıkan tartışmalarda aşırı fiziksel şiddete uğradıkları için bize geliyorlar.

Şimdiye kadar bize müracaat eden yaklaşık 50 kadının yüzde 80'i kuma olarak giden, üzerine kuma getirilen veya berdel yöntemiyle evlenen kadınlardan oluşuyor" dedi. Müeyyide arttırılmalı Ailesine şiddet uygulayan kişiye, 6 aya kadar hukuken evden uzaklaştırılma cezası verildiğini belirten Zozan Özgökçe "İlgili kişiye, bu şiddeti herhangi bir şekilde sürdürmesi halinde ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Bunu öngören Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 4324 Sayılı Maddesi caydırıcı değil ve cezai müeyyide arttırılmalıdır" diye konuştu.

Diyarbakır Kadın Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi (Epi-Dem), bir yıllık anket çalışmalarını rapor haline getirdi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma haftası etkinlikleri kapsamında, Aziziye Gürdoğan mahallesindeki çamaşır evi'nde biraraya gelen Epi-Dem yöneticileri, anket sonuçlarını kamuoyuna açıkladılar. Kadınlar risk grubunda Mahaledeki kadınlarla bir araya gelen EPİ-DEM Koordinatörü Gülcan Yalçın Tantekin, yaptığı konuşmada her geçen gün kendilerini biraz daha az güvende hissettiklerini söyledi. Yaşadıkları coğrafyada son 20 yıldır yaşanan şiddetin yarattığı tahribatların travmatik bir toplum yarattığını belirten Tantekin, bu toplumun savunmasız ve her türlü şiddet için en büyük risk grubu olan kadın ve çocukların sorunlarına olanakları ölçüsünde çözüm arayışında olduklarını vurguladı.

Tantekin, "Bir yıl içinde bilinçlendirme gruplarıyla, biriysel görüşmelerle ve alanda kadınlarımızın sorun ve ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla yaptığımız çalışmalarla binin üzerinde kadınla görüşmeler yaptık. Merkezimize bireysel başvuru yapan kadınların yaşadıkları problemler ve şiddet sonucunda yüzde 90'a yakının, birden fazla psikolojik rahatsızlık belirtileri gösterdiği görülmüştür" dedi. İntihar düşüncesi hakim Merkezlerine başvuran kadınların yüzde 65'inin hayatında en az bir kez intiharı düşündüğüne dikkat çeken Tantekin, şöyle dedi: "Göçün ve yoksulluğun yoğun bir şekilde yaşandığı Aziziye, Gürdoğan, Cumhuriyet, Sanayi, İplik, Feritköşk ve Dicle Mahallelerinde 8 ay süresince 280 kadına anket çalışması uygulandı, 800'ün üzerinde kadınla da görüşüldü. Bu gruptaki kadınların yüzde 40'ı şiddete maruz kaldığını, yüzde 20'si 15 yaşın altında, yüzde 60'ı da 16-20 yaş arasında evlendirildiğini, yüzde 50'si kendisinin tercihiyle evlenmediğini, yüzde 50'sinin üstünde bir oran da okuma-yazma bilmediğini ifade etmiştir."

Yüzyıllardan bu yana evlilik öncesi baba, ağabey veya aile büyükleri, evlendikten sonra da koca ve yakınlarının baskısına uğrayan Güneydoğu kadını, artık hakkını hukuksal alanda da aramayı öğreniyor. Diyarbakır Barosu'nun kadınlara hukuksal destek sunmak amacıyla oluşturduğu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'ne 2004 yılında 348 kadın başvururken, bunların yaklaşık 4'te 3'ünün aile içi şiddetten şikâyetçi olduğu belirlendi.

Aile içi şiddetten kurtulmak için başvuruda bulunan kadınların sayısındaki artışın, yörede şiddetin arttığı anlamına gelmediğini ileri süren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Temsilcisi Av. Meral Danış Beştaş, aksine bu durumun kadınların bilinçlendiğinin göstergesi olduğunu belirtti. Kadına karşı şiddet konusunda toplumsal bir meşrutiyetin var olduğunu ileri süren Beştaş, "Burada bütün topluma görev düşüyor" dedi.------Kadınların çoğu eğitimsizlik yüzünden kocasının eline bakmak zorunda.

Kız çocuklarımızı okutalım kendi hayatlarını kazanmalarını öğretelim.hiç bir erkeğe ve erkek zulmüne mecbur bırakmayalım.erken evliliklere karşı duralım.önce bir benlik kazandıralım kadınlara.hayata kendilerini kanıtlamalarını sağlayalım.güçlü olmaları için desteğimizi sevgimizi bir gün bile yitirmeden verelim.Oturup dedikodu yapmaktan daha iyidir.

Gönderen: Suzan MAvi

Kaynak:...................(bildirilmedi)



Yazar: Redaksiyon (İsveç)
E-posta: tawkirar.haber@tawkirar.com

Hiç yorum yok: