AMORAL.MLL.FI.

15 Ağustos 2008 Cuma

Töre cinayetleri konusunda dinimizin (Islam) hükmü nedir? Namus için adam öldürmek günah mı?


Sorularlaislamiyet.com © 2003 - 2008
Soru

Kullanıcı Adı zarok-
Sorulma Zamanı 04-Ağustos-2007 - 18:48:22

Soru
Töre cinayetleri konusunda dinimizin hükmü nedir?

Değerli Kardeşimiz;



Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?id=24777&s=show_qna

Cevap için

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Dört büyük mezheb imamı, öldürmenin mübah olduğu halleri şu şekilde sıralarlar: Bir kimse yabancı birisinin evine girdiğini; yabancı bir erkeği karısı veya yakın akrabası ile zina ederken görse onu öldürmesi helâldir. Katile kısas gerekmez. Zina, erkekle kadının rızası sonucu oluşmuşsa Hanefi ve Hanbelîlere göre kadının kocası onları suçüstü yakalaması halinde her ikisini de öldürebilir. Eğer erkek, kadını zinaya zorlamışsa kadının bu erkeği öldürmesi mübah görülmüştür.

Ancak sonradan zina ettiğini öğrenirse o takdirde öldüremez. Buna devlet yetkilileri ceza verir. Aksi halde mesul olur. Bu durumda erkek karısını boşayabilir.


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör


Geniş bilgi için

Meşru müdafaa nedir? Meşru müdafaa halinde adam öldürmenin hükmü nedir?


Bir insanı öldürmek ve onun hayat hakkına son vermek yargının işidir.

Herhangi bir ferd, şahsi ölçü ve yargısıyla kimseyi öldüremez, ölüme layık olduğunu iddia ederek kişinin hayatına son veremez. Verirse, katil olur, cinayet cezasına müstehak olur. Dünyada ve ahirette katil kimse muamelesi görür. Öldürdüğü insanın hakkını, günahını yüklenir, ayrıca azabını da çekerek öder.

Ancak, bazı mecburi durumlar var ki, o durumlarda, karşılaşılan mecburiyet, gösterilen mukavemeti meşrulaştırıp, mübah hale getirir. Katili de cinayet suçundan muaf kılabilir.

Bu istisnai durumlardan bazılarını sıralayalım:

1- Bir kimseyi öldürmek üzere faaliyete geçilse, o da nefsini kurtarmak için bütün çarelere başvurduğu halde kurtulamasa da, mütecavizi öldürmek zorunda kalsa, ne kısas (öldürme suçuna karşı ölüm cezası), ne de diyet (kan bedeli) lazım gelir.

Zira maktul, onu öldürmek üzere harekete geçmiş, onu fiilinden vazgeçirmek için başka çare kalmamış, nefsi müdafaa zarureti doğmuştur. Ancak, bağırmak gibi herhangi bir çare ile etraftan insanları çağırıp da mütecavizi kaçırıp caydırmak mümkün ise, onu yapmadan öldürme fiiline başvurulmuşsa, olay nefis müdafaasından çıkar, cinayete girer.

2- Bir adam, dükkanına, evine, yahut malını muhafaza ettiği herhangi bir meskene girip de malını zorla gasbetmek isteyenle münakaşa ederken silahlı çatışma çıksa ve mal sahibi baskını yapan ve malını almak isteyen gasıbı öldürse, bu da malı müdafaa hakkıdır. Öldüren mal sahibi katil durumuna girmez, meşru mal müdafaasını yapmış olur. Ne kısas, ne de diyet gerekir. Ölen gasıbın kanı heder olmuş (boşa akmış) olur.

3- Bir kimse, evinde yahut herhangi bir yerde hıfzettiği namusuna tecavüz etme fiilinde olan birine karşı koysa, namusunu o mütecavizin elinden kurtarmak isterken, mütecavizi öldürmüş bulunsa, namus müdafaası meşru bir müdafaa olduğundan, katile kısas lazım gelmez, diyet de icabetmez.
Çünkü namusunu müdafaa etmek için o mütecaviz kişiyi öldürmekten başka bir çaresi kalmamıştır.

Demek ki, canını, malını, namusunu muhafaza etmek her insanın hiçbir suretle elinden alınmaz bir hakkıdır. Bunları müdafaa ederken mütecaviz kişiyi öldürmek zorunda kalsa, katil olmayacağı gibi, öldürülse şehid olur.

Okunma Sayısı : 1925

Hiç yorum yok: