AMORAL.MLL.FI.

15 Ağustos 2008 Cuma

Töre Cinayetleri Çözülür(!)

Töre Cinayetleri Çözülür(!)


Töre cinayetleri. Bir batılı için �ne kadar da acı� ibaresi ile düşünülen, Batılı olmam itibarı ile benim de bazen böyle düşünmekten kendimi alıkoyamadığım bir durumdur. Kaldı ki batı insanı doğu insanının bu uygulamasına daha da ileri giderek müthiş bir �insan dışılık� olarak bakmaktadır. Ceza�nın bir sözü var �hep çeken bilir demişler çekense susmuş
hep konuşmuş çekmeyen kim varsa� Hani bu söz konumuzu birebir ihtiva etmese de olaya baktığımız perspektif hep batının ve aydınının konuşması.
Bazı durumları ortaklaşa(genel) yöntemlere göre çözemezsiniz. Çözüm dedikleriniz çözümsüzlük getirebilir. Hal böyle olunca da sanki bir halt etmişiz gibi verileri beklemeden �olayın önüne böyle geçilir� diye kasılırız/kasılırlar. Başbakanlığın dün yayımladığı töre cinayetleri raporuna bakarsak durum hiç de kasılmayı gerektirir bir hal getirmemekte. Rapor 5 yılda 1000 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Raporda alınan önlemlere rağmen( bu önlemler batının görmediği doğu üzerine aldığı önlemler ne yazık ki) cinayetler artarak devam ediyor gibi ibareler dikkat çekmekte. 2003�te 150, 2004�te 175, 2005�te 175, 2006�da 216 ve 2007�de 220 cinayet işlendiğini belirten rapora baktığımızda alınan önlemler önlemden çok teşvik etmiş gibi gözükmekte. Bu elbette sadece bir paradoks deyimi. Rapor çok önemli bir noktaya ayak basıyor: Mevzuatta ilerleme var. Lakin ekonomik ve sosyal olgular bozulamayan çok katmanlı yapısallığın ihtivasında hiç de iç açıcı olmayan bu tabloları karşımıza getiriyor. Sonunda çözüme bir anlam kazandırıyorlar ve çözümün sistematik ve kapsamlı bir uzun yıllar içi çabalarla mümkün olabileceği sonucuna varıveriyorlar.
Sonuca varmadan raporun sosyolojik boyutlarını biraz daha irdeleyelim. En çok cinayeti kadının kendinden beklenen cinsel role uygun davranmaması sonucuyla bütünleşen �namus� kavramı oluşturuyor. Toplam cinayetlerin %30�u kadarlık büyük bir kısmını oluşturuyor ne yazık ki bu cinayetler. Yasak ilişki, cinsel taciz ve tecavüz de bu kapsamda değerlendirilmeye kalktığında cinayet oranı yarıya ulaşıyor ve oranı %50�lerin üzerine taşıyor. İllere göre baktığımızda doğunun en çok göç ettiği İstanbul, İzmir ve Ankara ilk üçte geliyor. Veriler veriler� sonu gelmez veriler. Eğer rapor bu bilinçli sonuca ulaşmasaydı buna sadece öylesine yapılmış bir rapor derdim.
Mevzuattaki önleme girişimlerini ağlayan çocuğun ağzına meme vermeye benzetiyorum. Oysa çocuğun günlerdir altı ıslaktır ve susturma metodu genel ve geçerdir. Ver memeyi, sussun. Bizim başbakanlığımız da aldığı önlemlerle memeyi verip susturmaya çalışıyor. Burası bir hukuk devleti de olsa almış olduğunuz önlemlerin özellikle hukuki boyutundaki bağlayıcılığını göz önüne alacakken toplumun ilgili yönünün kültürünü, örfünü, geleneğini hesaba katmalısınız. Özellikle yıllardır süre gelmiş bir olgunun bir anda mevzuattaki genel hükümlerle değiştirilebileceğini düşünmek büyük bir yanlıştır, nitekim yanlışın boyutları raporda yansımaktadır.
Naçizane bir yazar olarak çok bilmişlik havasında kimseye bu sorunun nasıl çözüleceği hakkında fikir verecek değilim, lakin devletin başbakanlık makamının sanırım �velevki�lerle uğraşmaktan daha kapsamlı sorunları durmakta!..

Hiç yorum yok: