AMORAL.MLL.FI.

15 Mart 2008 Cumartesi

Töre cinayetini canice anlatıyorlar

Töre cinayetini canice anlatıyorlar
Yazdır Bu yazıyı arkadaşıma gönder!

Töre cinayetini canice anlatıyorlar

Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mazhar Bağlı başkanlığındaki 8 kişilik ekibin töre ve namus cinayeti işleyenler üzerine yaptığı araştırmada çok ilginç örneklerle karşılaşıldı.

Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bağlı başkanlığındaki antropolog, sosyolog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan 8 kişilik ekibin, “Töre ve Namus Adına Cinayeti İşleyen Suçlu ve Zanlıların Sahip Oldukları Toplumsal Değer Yargıları ve Bunların Sosyo Ekonomik Analizi Projesi” devam ediyor.

Proje kapsamında 25 cezaevinde 124 tutuklu ve hükümlü ile görüşen ekip, ilginç örneklerle karşılaştı.

Bağlı, projeye TÜBİTAK'ın desteğiyle başladıklarını, proje için cezaevlerinde görüşme yapabilmeleri için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün izin verdiğini söyledi.

Proje çerçevesinde 45 cezaevinden Ankara, Diyarbakır, Batman, Gaziantep, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Erzurum, Erzincan, Ağrı, Malatya, Adıyaman'ın merkez ve bazı ilçelerindeki toplam 24 cezaevine gittiklerini bildiren Bağlı, bu cezaevlerinde töre ve namus cinayeti işleyen 124 kişi ile görüştüklerini anlattı.

Tutuklu ve hükümlülerle görüşmelerin bu yılın ekim ayında sona ereceğini ve amaçlarının 45 cezaevinde toplam 250'e yakın görüşme yapmak olduğunu dile getiren Bağlı, görüşmelerde çok ilginç örneklerle karşılaştıklarını kaydetti.
Özelikle cezası kesinleşenlerin samimi itiraflarda bulunduğunu, hikayelerini çok rahat bir şekilde anlattıklarını aktaran Bağlı, bunun da araştırmanın çok sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlandığını, kendileri açısından çalışma şevkini artırdığını bildirdi.

TOPLUMSAL BASKI VAR

“Çok canice işlenen cinayetleri soğukkanlılıkla anlatanlar var. Çok az da olsa vicdan azabı çekenler var” diyen Bağlı, şöyle devam etti:

“Töre ve namus cinayeti işleyenler arasında pişman olan çok az. Kişisel olarak vicdan azabı çekiyorlar. Ancak toplumsal açıdan vicdanları çok rahat. Çünkü cinayetler toplumsal bir baskı sonucu işleniyor. Görüştüğümüz 1 hükümlü, 2 akrabası olan kadını kıtır kıtır kestiğini, torbalara koyarak arabanın bağajında karakola teslim olmaya gittiğini anlattı. Torbalardaki cesetleri gören polis şok yaşamış. 1 kişi de bize ablasını nasıl iple boğduğunu anlattı. Kulaktan dolma bilgilerle cinayetleri işlemediklerini belirtiyorlar. Araştırdıklarını, somut bulgulara ulaştıktan sonra cinayetleri işlediklerini anlatıyorlar. Görüştüğümüz kişiler arasında sadeci 1 kişi ablasını, cep telefonuna gelen mesaj üzerine öldürdüğünü söyledi. Töre ve namus cinayetlerini işleyenler çok ağır bir yükten kurtulduklarına inanıyor.
Töre ve namus cinayetlerini belli bir kesime bağlamak doğru değil. Feodal yapı ile bağlantıları olduğunu düşünenler var. Ancak böyle değil. Töre ve namus cinayeti işleyenler arasında üniversite mezunu da var, okuma yazma bilmeyen de. Çeşitli inanca bağlı kişiler de var.”

ERKEKLER DE KURBAN

Doç. Dr. Mazhar Bağlı, töre ve namus cinayetlerine kurban gidenlerin sadece kadınlar olmadıklarını, kurbanlardan 4'ünün erkek olduğunu tespit ettiklerini anlatarak, cinayetleri işleyenler arasında kadınların da bulunduğunu, bazı kadınların da azmettirdikleri için cezaevinde olduklarını ifade etti.

CİNAYETLERDE KADININ ROLÜ

Töre ve namus cinayetlerinde kadınların azmettirme konusunda küçümsenmeyecek bir rolünün bulunduğunu, bazı cinayetlerin aile meclisi kararıyla bazılarının da kişinin bireysel kararı sonucu işlendiğini kaydeden Bağlı, aile meclisi kararının düşünüldüğü gibi aile büyükleri arasında yapılan toplantı sonucunda değil, bire bir görüşmeler üzerinden yapıldığını belirtti.
Kişinin cinayeti işleme sorumluluğu hissettiğini anlatan Bağlı, şöyle konuştu:
“Tutuklu ve hükümlüler, cinayetleri işlemeleri durumunda alacakları cezayı bildiklerini, ancak bunu umursamadıklarını belirttiler. Onlar için önemli olan namuslarını temizlemek. Töre ve namus cinayeti işleyenler cezaevlerinde çok itibar görüyor. Diğer mahkumlar onlara çok saygı gösteriyor. Özellikle bu bölgedeki tutuklu ve hükümlüler cinayetleri işlediklerini şevkle, aşkla anlatıyorlar ve yaptıklarını inkar etmiyorlar.”

TOPLUMSAL BİLİNÇ OLUŞTURULMALI

Töre ve namus cinayetlerinin sadece hukukla ele alınmasının doğru olmadığını, konunun cezai yaptırımlarla işlendiğini, bunun sorunun derinleşmesine neden olabileceğini dile getiren Bağlı, şöyle dedi:

“Konu çok boyutlu. İtalya'da aşk cinayetlerine ağır cezalar getirildi ve sorun çözüldü. Ancak, Türkiye'de sadece ağır cezalarla bunun önüne geçilemez. Bazı hükümlüler alacakları cezayı bildiklerini, ancak bunu umursamadıklarını anlattı. Konuyu öncelikle doğru algılamak gerekiyor. Toplumsal değer yargılarını, aile ve evlilik biçimlerini araştırmak lazım. Cinayetleri önlemek için toplumsal bilinç oluşturulmalı, cinayetleri işleyenlere karşı toplumsal baskı oluşturulmalıdır.”
Bireyselleşme bilincinin oluşması ve “herkes kendi hareketinden sorumludur” anlayışının gelişmesi gerektiğine dikkat çeken Bağlı, töre ve namus cinayetlerinin doğru olmadığının topluma çok iyi benimsetilmesi gerektiğini kaydetti.
Araştırmanın töre ve namus cinayetlerini akademik çerçevede ele alınmasını sağladığını, araştırma sonucunda bugüne kadar cinayetlerle ilgili yapılan değerlendirmelerin doğru olup olmadığının belirleneceğini bildiren Doç. Dr. Bağlı, araştırma sonucunda hazırlanacak raporun töre ve namus cinayetlerini önlemede yol gösterici olacağına inandıklarını anlattı.

Doç. Dr. Bağlı, Türkiye'de ilk kez töre ve namus cinayetleri işleyenler üzerine yapılan araştırma sonucunda hazırlayacakları raporu TÜBİTAK ve Adalet Bakanlığına sunacaklarını sözlerine ekledi.

www.hurriyet.com.tr 29 Haz. 07

Hiç yorum yok: