AMORAL.MLL.FI.

15 Mart 2008 Cumartesi

Türk Ceza Kanunu (TCK)

Türk Ceza Kanunu, ceza muhakemesinin nasıl yapılacağı hususundaki kurallar ile bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve yükümlülüklerini düzenler.Yeni Türk Ceza Kanunu, 26 Eylül 2004 tarihinde TBMM tarafından kabul edildi. Kadın hareketinin 2002-2004 yılları arasında yürüttüğü Kadın Bakış Açısından TCK kampanyası sayesinde yeni kanun, kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadınların ve çocukların bedensel ve cinsel haklarının yasal olarak korunabilmesi için son derece önemli 30’dan fazla değişiklik içeriyor. Yeni Ceza Kanunu’nda kadının insan hakları ile ilgili değişiklikler:

Cinsel suçlar, “Topluma Karşı Suçlar” kısmının “Cinsel Bütünlüğe ve Edep Törelerine Karşı Suçlar” başlığı altından çıkarılarak “Kişilere Karşı Suçlar” kısmına alındı.

Eski ceza kanununda cinsel suçlar, “Kamu Ahlakı ve Aileye Karşı Suçlar” alt bölümünde, “Topluma Karşı Suçlar” kısmında düzenlenmekteydi. Bu sınıflandırma, kadınların bedenlerinin vee cinselliklerinin kendilerine değil, ailelerine ya da topluma ait olduğunu varsayan erkek egemen bir görüşü yansıtıyordu.

Yeni ceza kanununda cinsel suçlar “Cinsel Bütünlüğe Karşı Suçlar” alt bölümünde, “Kişilere Karşı İşlenen Suçlar” kısmında düzenlenmektedir. Bu düzenleme, yasal olarak kadınların kendi bedenlerinin ve cinselliklerinin sahibi olduklarını kabul ederek, Türk Ceza Kanunu’nun genel perspektifinde çığır açan bir değişim oluşturmaktadır.

Edep, töre, ırz, namus, ahlak, ayıp, edebe aykırı davranış gibi erkek egemen söylemler Ceza Kanunu’ndan çıkarıldı.

Eski ceza kanununda cinsel suçlar, çoğunlukla kadın cinselliğinin gelenekler adına kontrolünü içeren adab, ırz, namus, haya gibi tanımsız ve zamana ve mekana göre değişiklik gösteren kavramlara atıfta bulunarak yapılmaktaydı. Örneğin, tecavüz ve cinsel taciz suçları, zorla ırza geçme ve ırza tassadi şeklinde tanımlanıyordu. Evlilik dışında yeni doğan çocukların anneleri tarafından öldürülmesi durumunda öldürme, kadının namusunu korumak için yaptığı bir eylem olarak kabul edilerek ceza indirimi uygulanıyordu.

Yeni ceza kanununda bu tür referansların tümü ortadan kaldırıldı vee bu tür suçlara ilişkin tanımlar uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu, kadının bedeni ve cinselliği üzerinde kontrolünü esas alan şekilde düzenlendi.

Cinsel suçlarla ilgili tanımlar genişletildi, işyerinde cinsel taciz suç olarak tanımlandı ve cinsel suçlara verilen cezalar arttırıldı.

Yeni ceza kanunu tecavüz, cinsel istismar, cinsel taciz konularında ilerici ve geniş tanımlara yer vermektedir. Eski ceza kanununda tecavüz ve cinsel taciz kişilerin cinsel bütünlüğüne saldırı yerine, “zorla/rızayla ırza geçme, ırza tassadi” şeklinde tanımlanıyordu. Reformdan sonra ise ceza kanununda cinsel saldırı “kişinin bedensel bütünlüğünü ihlal eden her türlü cinsel davranış” şeklinde tanımlanmaktadır.

Tecavüzün tanımı her hangi bir madde ya da organın vücuda sokulması, anal ve oral tecavüzü de kapsayacak şekilde genişletildi. Psikolojik baskı ya da tehdit, failin, mağdur olan kişinin psikolojik sağlığına zarar vermesi de ağırlaştırıcı nedenler kapsamına alındı. Göz altında ya da kolluk güçleri, devlet görevlileri, işverenler ya da akrabalar tarafından işlenen cinsel suçlar da ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmektedir.

Cinsel tacizin tanımı, “cinsel niyetli her türlü tacizi” içerecek şekilde genişletilerek, iş yerinde üst ya da ast tarafından yapılan her türlü cinsel taciz ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir.

Çocuklara yönelik cinsel istismara ilişkin düzenlemelerde, “çocuğun rızası” kavramı kaldırılarak bu suçlar cinsel istismar suçu olarak ayrı bir başlık altına alındı

Eski ceza kanununda çocuklara yönelik cinsel tacizde çocuğun “rızası” olabileceğini varsayan ve bu durumlarda ceza indirimleri öngören koşullar bulunmaktaydı. Reformun ardından tecavüz, cinsel taciz, cinsel istismar durumlarında çocuğun rızası olabileceğine dair tüm hükümler kaldırıldı ve çocukların rızası ile tecavüz, cinsel taciz, cinsel istismar gibi tüm referanslar kanundan çıkarıldı, çocuklara karşı cinsel suçlar “çocukların cinsel istismarı” adı ile tek bir madde altında düzenlendi.

Eski ceza kanunu çocuklara yönelik cinsel istismarı ayrıca suç olarak belirtmek yerine, bu suçları tecavüz vee cinsel istismar suçları altında düzenliyordu. Yeni ceza kanununda ise 15 yaşında küçük çocuklara karşı işlenen suçlar “Çocuklara Karşı Cinsel İstismar” başlıklı ayrı bir maddede yer alıyor. Eğer suç anne ya da baba, akrabalar, yasal görevliler, bakıcılar, öğretmenler ya da çocuğun bakımından sorumlu sağlık görevlileri tarafından işlenirse, bu durum ağırlaştırıcı neden sayılmaktadır. Ayrıca çocuğun psikolojik sağlığına zarar verilmesi ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, cinsel istismarda çocuğun rızasını öngören kabuller tamamen kanundan çıkarılmıştır.

Evlilik içi tecavüz suç olarak düzenlendi

Eski ceza kanununda evlilik içi tecavüz bir suç olarak kabul edilmiyordu. Tecavüzü düzenleyen maddenin gerekçesinde evlilik içi tecavüzün cinsel suç olmadığı belirtiliyordu. Yeni kanunda evlilik içi tecavüz ayrıca bir suç olarak düzenleniyor ve evlilik içi tecavüz durumunda mağdurun şikayeti üzerine dava açılabiliyor.

Namus cinayetlerinde ceza indirimleri yapılmasına neden olan “haksız tahrik” maddesi değiştirildi ve töre cinayetleri ağırlaştırılmış insan öldürme olarak düzenlendi

Yeni ceza kanunu namus cinayetlerinin engellenmesi için bir adım atmıştır. Eski ceza kanununda, “Haksız Tahrik” durumlarını düzenleyen bir madde namus cinayeti davalarında hakimler tarafından namus cinayeti faillerine ceza indirimi vermekte kullanılıyordu.

Yeni ceza kanununda bu madde sadece “haksız fiilleri” içerecek şekilde değiştirildi ve maddenin gerekçesine bu düzeltmenin, söz konusu maddenin namus cinayeti vakalarında kullanılmasını engellemek amacıyla yapıldığı da belirtildi.

Buna ek olarak töre saikiyle işlenen cinayetler, ağırlaştırıcı neden olarak tanımlandı. Her ne kadar bu düzenleme yetersiz olsa ve tüm namus cinayetlerini kapsamasa da, önemli bir adım oluşturuyor.

Kadınların evli - bekar, bakire – bakire olmayan temelinde ayrımcılığa uğramalarına neden olan maddeler değiştirildi.

Eski ceza kanunu tecavüzü düzenlerken, suçun evli ya da bakire bir kadına karşı işlenmesi durumunu ağırlaştırıcı neden olarak kabul ederek, bakire olan ve olmayan kadınları ya da evli ve evli olmayan kadınları birbirinden ayırıyordu. Yeni ceza kanununda tecavüze uğrayan kadının evli ya da bakire olması durumunda farklı ceza uygulaması ortadan kaldırıldı.

Tanımlar maddesinde “kadın” ve “kız” arasında ayrımı vurgulayan düzenleme kaldırıldı.

Evlilik dışında yeni doğan çocuğun annesi tarafından öldürülmesi durumunda ceza indirimi öngören madde kaldırıldı.

Eski ceza kanununda evlilik dışı yeni doğan çocuğunu öldüren anneye öngörülen ceza indirimi kaldırıldı. Bu madde, evlilik dışı çocuğun, kadının ve ailesinin “namus”unu tehlikeye düşürebileceği, dolayısıyla bu cinayetin yasal kabul edilebileceği temeline dayanıyordu.

Tecavüz ve kadın kaçırma olaylarında suçu işleyenin mağdurla evlenmesi durumunda suçluyu affederek ya da cezasını indirerek tecavüz ve kaçırmayı meşrulaştıran maddeler kaldırıldı.

Eski ceza kanununda tecavüz ya da kadın kaçırma mağdurlarının tecavüzcüleri ya da kendilerini kaçıranlarla evlenmeleri halinde failin cezasının azaltılması ya da ertelenmesine olanak tanıyan maddeler bulunmaktaydı. Bu kabul, kadınların tecavüzcüleriyle evlenmelerinin “namus”larını korumalarını sağlayarak daha iyi olabileceği varsayımına ve bu durumda mağdur ile evlenmenin suçu ortadan kaldırabileceği varsayımına dayanıyordu.

Zorla evlendirilmeyi de yasal hale getiren bu düzenlemelere, yeni ceza kanunundan çıkarıldı..

“Hayasızca Hareketler” maddesi sadece aleni cinsel ilişki ya da teşhircilik içeren davranışları kapsayacak biçimde daraltıldı.

Bu madde, “hayasızca hareketler” ya da “başkalarının namus vee iffet duygularına karşı” davranışları cezalandıran ve kolluk güçleri ya da mahkemelerce yoruma açık olarak kullanılabilecek belirsiz ve göreceli davranışları cezalandırmak için kullanılabilecek düzenlemeler içeriyordu. Bu madde çoğunlukla haksız yere eşcinselleri ve travestileri cezalandırmak için kullanılıyordu. Aynı zamanda kadınların cinsel hak ve özgürlüklerini sınırlandırmak için kullanılmaya da açıktı.

Yeni ceza kanununda bu madde sadece toplum içinde yapılan cinsel ilişkiyi ve teşhirciliği cezalandıracak biçimde daraltıldı.


http://www.kadinininsanhaklari.org/ceza_kanunu.php

Hiç yorum yok: