AMORAL.MLL.FI.

15 Eylül 2008 Pazartesi

İnsan niçin evlenir?

İnsan niçin evlenir?
Faruk BEŞER fbeser@stargazete.com
Soruyu elbette İslam açısından soruyoruz. Yani bir müslüman için evliliğin amacı nedir, sonucu nedir?

Evliliğin asıl amacı olarak çoklarının aklına, insan neslinin devamını ve Ümmeti Muhammed’in çoğalmasını sağlamak gelebilir. Oysa bu sadece bir sonuçtur, ya da sonuçlardan biridir, asıl amaç bu değildir.

Hz. Peygamber’in (sa), ‘Evlenin, çoğalın. Çünkü Kıyamet günü ben ümmetimin çokluğu ile övüneceğim’, sözleri, evliliğin gayesini değil sonucunu belirler. Yani bir müslüman için evliliğin sonuçlarından ya da faydalarından birisi de inanan insanların çoğalmasıdır. Ama evlilik olmadan da çoğalma olabilir. O halde evlenmenin başka bir ana gayesi olmalıdır.

Yine Efendimizin (sa): ‘Gençler! İmkánı olanlarınız evlensin. Çünkü o gözü haramdan kısmaya ve cinselliği korumaya daha elverişlidir. İmkánı olmayanlarınız oruç tutsun. Çünkü orucun insanı gemleyen bir özelliği vardır’. Sözleri de yine evliliğin faydalarından ya da sonuçlarından birisini anlatır. Yani insanın cinsel arzularını karşılamada harama tevessül etmemesi. Bu vesile ile bazı álimlerin bu hadisi şeriften şu sonucu çıkardıklarını da söyleyelim: ‘Demek ki, istimna / mastürbasyon cinselliğin meşru bir tatmin aracı değildir’.

Kuránı Kerim’e baktığımız zaman, evlilikten, temiz eşlerden, Allah’ı tanıyan zürriyetten, göz nuru gönül süruru olacak nesillerden sözeden ayeti kerimelerin olduğunu görürüz. Ancak insan için bir eş yaratılmasının en önemli sebebi şu ayeti kerimede zikredilen şey olmalıdır: ‘Allah’ın delillerinden / ayetlerinden birisi de, huzur ve sükûn bulasınız diye size kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza meveddet ve rahmet koymasıdır. Düşünenler için bunda bir değil pek çok ayet vardır’. (30/21)

O halde evlenmenin temel sebebi, insanın eşiyle bütünleşip onda sükûn bulmasıdır. Elbette huzur ve sükûnu kendisi oluşturamayan kimse, başkasına muhtaç demektir. Muhtaç olan, eksiktir. Öyleyse kadın da erkek de eksiktir. Bir araya geldiklerinde soyut anlamda ‘insan’ı oluşturur, tamamlanır ve huzur bulurlar. Hz. Peygamber’in: ‘kadınlar ancak erkeklerin şakikidirler’, sözü de bunu anlatır. ‘Şakîk’, ortada iki eşit parçaya ayrılan bir bütünün parçalarından her biridir. Yani kadın erkeğin şakiki, erkek de kadının şakikidir. Bir araya gelince bütünü oluştururlar.

Bu birliktelikten / evlilikten elbette başka meyveler de doğar. İnsan nesli devam eder vs. Ama asıl sebep, insana eksikliğini hatırlatıp Allah’a muhtaç olduğunu ona itiraf ettirmek olmalıdır.

Yoksa, dediğimiz gibi, çoğalmayı Allah bir başka yolla da yaptırabilirdi. Hatta bunun için nikáhlı beraberliklere bile gerek yoktu. Ama yine de öyle anlaşılıyor ki, kadın erkek beraberlikleri nikáhlı olmadığında denge bozulacak, sevgi ve aşk, meveddet ve rahmet denen şey kaybolacak, hatta bu durum muhtemelen insanlığın sonunu dahi getirebilecektir.

Meveddet sevginin ileri, katıksız ve karşılık beklemeden olanıdır. Sevdiğini sadece sevme değil, onun için karşılık beklemeden iyilik isteyebilmedir. Rahmet ise, anlaşılacağı üzere, acıma ve şefkat etmedir. Bu durum aynı zamanda meveddetin ve rahmetin ancak nikáhla olan beraberliklerden öğrenileceği anlamına gelir. Ya da sevme ve acıma, ancak yaşayanlardan öğrenilir.

Sanıyorum Ali Bulaç Bey’den duymuştum: İnsan bir başkasının cinselliğinden ancak sahibi ve yaratıcısı olan Allah’ın izniyle ve onun adına yararlanabilir. Nikáhın anlamı budur.

Yani cinsellik ve mahremiyet bir bakıma Allah’ın özel alanıdır. Zaten bir hadisi şerifte aynen öyle söylenir. ‘Her kralın bir özel alanı vardır. Allah’ın özel alanı / himası da haram kıldığı şeylerdir’. Öyleyse nikáh başta olmak üzere, mahremiyet ölçülerine riayet etmeyenler, aynı zamanda Allah’ın özel alanına destursuz girme saygısızlığını gösteren edebe muhtaç kimselerdir.


SORU-CEVAP


Berdel evliliği caiz midir?


Özellikle Diyarbakır yöremizde, ‘değişik usulü’ ile evlenmeye; ‘Berdel’ adı verilir.

Evlenecek olanın, en yakını olan kız kardeşini, halasını ya da teyzesini; istediği kızın kardeşi, amcası, dayısı gibi yakın akrabalardan birine vermesi ve bu evlenmede ayrıca ‘başlık parası’ alınmaması sebebiyle buna ‘Değişik’ denir. Yani kadının, kadınla bir eşya gibi değiştirilmesi yoluyla yapılan evlenme biçimidir. Ya da kızlardan her biri diğerinin başlık parası olarak verilmiştir. Böylece ‘Değişik’ usulü ile evlenmede, evlenenler birbirlerine başlık parası vermekten kurtulurlar... Akrabalık iki yönlü olur.

Ama evli kadınlardan biri, ‘eceli ile’ öldüğünde, öteki için belli bir miktar başlık parası ödemek zorunluluğu doğar. Evlilerden biri, eşiyle geçinemediğinde, mutlu olan ötekilerin geçimi de bozulur. Bir yandaki geçimsizlik, öbür tarafı da etkiler. Böylesi bir evliliğin güvencesi yoktur.

Bu tür evliliklerin sebebi, ekonomik olmaktan çok aşiret geleneğidir. Bunda elbette kadının aşağılanması ve bir eşya gibi satılması anlamı vardır.

Bilindiği gibi İslam, böyle bir aşağılama anlamı içermesi sebebiyle başlık parasını yasaklamıştır. Kız tarafının başlık, ağırlık, ağabeylik, amcalık vb adlarla aldıkları her türlü para ve eşya haramdır.

Böyle bir evlilik İslam öncesi cahiliye dönemine ait bir evliliktir. O zaman buna ‘Nikáh-ı şiğár’ tabir ederlerdi. Abdullah b. Ömer: ‘Rasûlüllah (sa) ‘Şigar’ usulü nikáhı yasakladı. Şiğár: İki kişinin, mehir vermeden birbirlerinin kızları ile karşılıklı evlenmeleridir’ der.

Mehir ise koca tarafından kadının bizzat kendisine verilen veya verileceği taahhüt edilen para ya da değerli eşyadır. Bunu kadının babası ya da bir başkası alamaz. Tasarruf hakkı kendisine aittir ve kadın bunu almadan kendisini kocasına teslim etmeme hakkı vardır. Bunu şiğár ile karıştırmamak gerekir.

Berdel usulü ile yapılan bir evliliğin, nikáh yapıldıktan sonra, İslam’da hukuken geçersiz olduğu söylenemese dahi, bununla bir haram eylemin işlendiği kesindir. Çünkü bu bir cahiliye ádetidir ve İslam, Cahiliye’ye ait uygulamaları kaldırmak için gelmiştir. Bir haram yolla helale ulaşılamayacağını söyleyen bazı álimler ise böyle bir nikáhı batıl sayarlar.

Hiç yorum yok: