AMORAL.MLL.FI.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Kadınların kumalık ve berdel çığlığı

Kadınların kumalık ve berdel çığlığı


Kadınların kayıt altına alınmayan hak ihlallerinden biri olan 'kuma' ve 'berdel'i bir arada yaşayan binlerce kadından biri olan 46 yaşındaki Hatice Söyler, hem üzerine kuma getirilmesine hem de 12 yaşındaki kızının eşinin yeni eşine karşılık berdel verilmesine katlanmak zorunda kaldı.

Yıllarca devlet şiddetine dayandığını belirten 55 yaşındaki Nure Akan ise, 31 yıllık eşinin şiddetine ve üzerine kuma getirmesine dayanamayarak yıllarca çalışıp yaptığı malı mülkü bırakarak İzmir'e kaçtı.

Türkiye'de kayıtlarda görülmeyen, ancak kaderleri birbirine bağlı olarak yaşamak zorunda bırakılan binlerce kadın dramından biri olan kumalık modern dilde 'çok eşlilik' ile berdel geleneği hala sürüyor. İstatistiklere göre kadınların yüzde 5'i hala ailesi tarafından kuma olarak veriliyor. Seçmedikleri hayatı zorla yaşamak zorunda kalan, geleneklerin arasına sıkışmış hayatların yaşandığı dramlar, Türkiye'de kadınların toplumdaki yerini bir kez daha gösteriyor. İzmir'in Kadifekale Semti'nde yaşayan Nure Akan'ın yaşamı da erkek egemen sistemin dayattığı kültürün içinde sıkışmış kadınların hayatlarına sadece bir örnek. 31 yıllık evli olduğu eşi Ramazan Akan tarafından 5 yıl önce "Artık sen yaşlandın gidecek yerin varsa git yoksa otur oturduğun yerde ben başkasıyla evleniyorum" diyerek, bir hafta sonra başka bir kadın getirdiğini söyleyen Nure Akan, çocuklarını da alarak İzmir'in Kadifekale Semti'ne taşındı.

'Devlet şiddetine dayandım eşimin şiddetine dayanamadım'

Eşinin üzerine kuma getirmesi ve uyguladığı fiziki, sözlü şiddetten kaçarcasına Mardin'i terk etmek zorunda kaldığını anlatan Akan "31 senenin ardından üzerime kuma getirip 'babanın evine git' diyor, fiziki, sözlü şiddet uyguluyor. Ben bunca sene emek verdim, yıllarca bütün ailesine baktım, saçlarımı ağarttım. Onun için yapmadığım fedakarlık kalmadı. Bu çoluk çocukla nereye giderim, babamın evine nasıl dönerim. Ne yapacağımı düşünüyordum çaresiz 4 çocuğumla Kadifekale'ye geldim" diye konuştu.

'Devlet şiddetine dayandım eşimin şiddetine dayanamadım'

Küçük yaşta evlendirildiği için dış dünyayı tanımadığını ve bu yüzden eşinin her şeyine katlanmak zorunda kaldığını belirten Akan, "Mardin'in Ömerli İlçesi'nde yaşarken sürekli devlet baskısı ile karşı karşıyaydık. Her hafta evimiz basılır gözaltına alınır ve karakolda dayak yerdik. Her şeye rağmen evimden, memleketimden, dostlarımdan ayrılmadım. Devlet şiddetine direndim ama eşimin şiddetine dayanamadım" dedi.

'Kuma olarak gelen kadını da suçlayamıyorum'

Yetkililerin kadın erkek eşitliği var söylemlerine inanmadığını ve kendi yaşadığı yaşamın kadınların ezilmesine bir örnek olduğunu söyleyen Akan, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bu sözler bana samimi gelmiyor. Ben ve çevremdeki kadınların yaşadıklarını biliyorum, görüyorum. Kuma kadına da kızamıyorum. Ailesi vermişse yapmak zorunda, başka seçeneği yok. Eğitimin uğramadığı köylerde kadınlar bilinçten yoksun. Ben kuma olmayı kabul etmedim ve çocuklarımla köyümü terk edip kaçtım."Çocuklarımın yaşları küçük olsaydı katlanıp kalmak zorunda kalacaktım" diyen Akan, binlerce kadının aynı durumda olduğunu söyledi.

Çocuklar geçimi sağlıyor

Yıllarca çalıştığını ancak evini barkını bırakıp kaçmak zorunda kaldığını dile getiren Akan, "Bir kat yatakla İzmir'e geldim. Çocuklarım sezonluk işlerde çalışıyor. Bir gün aç bir gün tok yaşıyoruz. Birlikte çalışarak yaptığımız mal mülk hepsi o adama kaldı. Bu benim ağırıma gidiyor. Nafaka davası açıtım, sonucu ne olur bilmiyorum" dedi.

12 yaşındaki kızı eşinin eşine berdel verildi

İzmir'in Menemen İlçesi Irmak Mahallesi'nde oturan Hatice Söyler ise hem üzerine kuma getirilmesine hem de 12 yaşındaki kızının eşinin yeni eşine karşılık berdel verilmesine katlanmak zorunda kaldığını anlattı. Gidecek yeri olmadığı için kızı yaşındaki kuması ile 11 yıldır aynı evde yaşamak zorunda kaldığını dile getiren Söyler, yaşadıklarını şu şekilde anlattı: "Evliliğim süresince sürekli şiddet gördüm. En sonunda dayanamadım ve bir gün babamın evine kaçtım. Babamın evindeyken eşim üzerime kuma getirmiş, ailemi arayarak 'Kızınızı ne yapıyorsanız yapın' dedi. Ben bunu öğrenince çocuklarımı almaya gittim artık o evde kalamam dedim. Ancak eşimin ailesi çocuklarımı vermedi. Ailemde 'Kocandır artık bizim yanımıza gelemezsin katlanmak zorundasın' dedi. Polise gittim, çeşitli derneklere başvurdum kimse yardımcı olmadı. Çocuklarım için mecburen o adamın yanına dönmek zorunda kaldım."

'Hayatlarımız iç içe geçmiş durumda'

30 yıllık evliliği boyunca sürekli çalıştığını ve ortak yaptığı her şeyi eşinin kendine mal etmeye çalıştığını ifade eden Söyler, "Eşim çalışmıyordu ben çalışıp hem eşime hem de kumam ve çocuklara bakıyordum. Yaşamım boyunca yapmadığım iş kalmadı. Fabrikalarda, ev işlerinde, tarlada çalıştım akşam eve döndüğümde de bir sürü hakaret ve dayağa maruz kalıyordum" diye kaydetti. Resmi nikahlı olanın kendisi olduğu için kumasının çocuklarının da kendi üzerine kayıtlı olduğunu ve bu yüzden çocukların kafalarının karıştığını anlatan Söyler, "Çocuklara anneniz kim diye sorulduğunda beni gösteriyorlar, annelerine ise 'abla' diyorlar. Bu iç içe geçmiş yaşamlarda kafalarının karışması doğaldır" şeklinde konuştu.

'Bu yaşamı biz seçmedik'

Hatice Söyler'in eşi tarafından berdel karşılığı kuma getirilen Sezen Akın'ın hayatı da ayrı bir dram. Anne ve babası küçük yaşta ölen ve kardeşleri tarafından büyütülen Akın, 14 yaşındayken berdel karşılığı kuma olarak verildi. Abileri tarafından babası yaşındaki evli 5 çocuklu Necmettin Söyler'e sorgusuz sualsiz verilen Akın, şunları dile getirdi: "Nikahım olmadığı için çocukları Hatice ablanın üzerine kayıt ettik. Çocuklarım bana abla diyor. Yaşadıklarım bununla da sınırlı değil. Eşim benim üzerime de üçüncü kumayı getirdi. Dayanamadım ve evi ateşe verdim. Ardından kaçıp bir sığınma evine yerleştim ancak çocuklarım peşimden geldi. Allahtan gelen üçüncü kadının çocuğu yoktu da tez zamanda kaçtı kurtuldu bu hayattan. Böyle bir yaşamı biz seçmedik. Sadece yaşamak zorunda kaldık."

Hiç yorum yok: